Orta Dünya'da Yüzükler Yeniden Dağıtılıyor: The Rings of Power
The Lord of the Rings: The Rings of Power, yani Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri Amazon Prime’ın aradığı amiral gemisi olabileceğine dair sinyaller veriyor. Bugüne dek çekilmiş en pahalı TV dizisi olduğu rivayet edilen Güç Yüzükleri, yayınlanan ilk iki bölümüyle hem övgü hem de eleştiri alıyor.
Geniş perspektifi, aydınlık sahneleri ve güzel manzaraları ile en büyük rakibi The House of The Dragon’a büyük bir çalım attığı tartışmasız. Ancak bunca görsel avantaja ve maddi farka rağmen izleyici ile kurduğu bağ konusunda geride kaldığı da aşikar. Söz konusu filmlerle kıyas olduğunda ise içimizden bir ses Galadriel diye ağıt yakmaya başlıyor. Elimizi böğrümüzde bırakan ilk iki bölümüyle Güç Yüzükleri’ne mümkün olduğunca az spoiler vererek bakalım:
Google: 1 Milyar Dolar Kaç TL Eder?
Vanity Fair, dizinin sadece haklarının 250 milyon dolara alındığını ve ilk sezon maliyetinin 462 milyon olduğunu yazmıştı. Wall Street Journal’a göre ise dizi için harcanan para yaklaşık 715 milyon dolar. Buna pazarlama bütçesi de eklendiğinde 1 milyar doların gözden çıkarıldığı düşünülüyor. (Bu kadar parayı saklamak için kaç ev kiralamak gerekir acaba?) Dizinin izlediğiniz her karesi zaten “para bizde, şöhret bizde” diye bağırıyor. Hatta The Rings of Power’ın görsel tasarımı ve bütçesi ile bir dizi olarak kategorize edilemeyeceği, birer saatlik filmler olarak bahsedilmesi gerektiğinin daha doğru olacağı bile tartışılıyor. Siz de imkanınız varsa diziyi minnak telefon ekranlarından izlemeyin, büyük ekranda bu görsel şölene tanık olun. Ancak görsellik için beklentiniz ne kadar yüksek olacaksa, hikaye anlatımı konusunda umudunuzu bir o kadar düşürün.
Cennetten arazi vaadiyle milleti dolandırmalık CGI
Güç Yüzükleri, bildiğiniz üzere JRR Tolkien'in ikonik eserinin prequeli. Ayrıca yaratıcı imzasında JD Payne ve Patrick McKay bizleri karşılıyor. Oyuncuların ve karakterlerin birçoğu ise birkaç tanıdık sima dışında yeni karşılaştığımız yüzler. Yüzüklerin Efendisi eserlerinden tanıdığımız Galadriel ve Elrond gibi Orta Dünya’nın kahramanları bu dizinin de demirbaşları. Hobbitler yerine onların ataları sayılabilecek Harfootlar, Orta Dünya’nın ikinci çağında bizlere bayram ziyareti hissi yaşatıyor. Hatta Nori ve arkadaşları arasında Frodo ve arkadaşlarının dinamiğini hissetmek bile mümkün. Yine Lord Sauron’un gölgesi tüm halkların üzerine düşerken bu kez, daha önce izlediğimiz çatışmaların nasıl filizlendiğine odaklanıyoruz.
Evet diyorum, doğdu güneşim.
Dizi, Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi maceralarından binlerce yıl önce, Morgoth ile büyük savaşın sonrasında geçiyor. Kısmen barış döneminde başlayan hikaye, Sauron’un iktidar kurma mücadelesine doğru ilerliyor. Henüz devamını izlemediğimiz için atıp tutmak doğru değil ama ilk iki (özellikle 2.) bölüm sıradan izleyici için sinematografi ve hikayeye kafa göz dalan geniş perspektif bakımından umut verici. Ancak dizinin iyi kotarılmış noktaları kadar, kesinlikle becerilememiş noktaları da var.
Dizide her karakterin duygusal bir motivasyonla ilerlemesine dikkat edildiği aşikar. Zaten hem kitapların hem de filmlerin kolayca içselleştirilmesi bundandı. Dostluk, açgözlülük, güç isteği, arkadaşlık gibi “eşyanın tabiatından” gelen duygusal motivasyonlar, karakterlerin itici gücüydü. Dizide de durum aynı. Elf-insan aşkı, insan-elf güvensizliği, ork kaygısı gibi meseleler karakterlerin rotasını belirliyor. Bunca aksiyon içinde Meteor adam ile Harfootlar’ın merak uyandıran ilişkisi, Durin ve Elrond’un eğlenceli diyalogları da izleyici için motivasyon ihtiyacını doyasıya karşılıyor. Yani izletiyor mu, izletiyor.
Orta Dünya’da gidişat nanay efendim
Ah Galadriel Vah Galadriel! (Spoiler mevcut)
Ancak bazı nedensellikler, Türk dizisi düzeyinde çözülmüş. Durin ve Elrond diyalogları eğlenceli olsa da, aralarındaki gerilimin sebebinin “sen benim bebeme altın takmadın, düğünüme de gelmedin” düzeyinde olması veya Galadriel’in kan davası gibi bir sebeple Sauron'u aramak üzere dağ bayır gezmesi, en hafif tabirle komik. Bu epik dünyada bula bula bu çatışma sebepleri mi bulundu diye vahlanmamak elde değil.
Aşiret düğünündeki görümce (temsili)
Askerlerin bile komutanları olan Galadriel’i iplememesi gibi tercihler, karakterin tam anlamıyla topuğuna sıkmış. Bir de trolü öldürterek karakteri toparlamaya çalışmışlar ama Galadriel bu güce mi layık gerçekten? “Kadınları güçlendireceğiz” diye saygınlığını alıp böyle tuhaf fiziksel güç gösterileri ile telafi etmeye ihtiyacımız var mı? Ayrıca Galadriel’in yüzme bayrak yarışı + titanik temalı sahnelerine ne demeli? Elflerin yüzme kapasitesine dair bir bilgi güncellemesinin gerekli olduğuna senaristleri kim ikna etti merak etmemek elde değil.
Belli ki dizide karakter çeşitliliği konusunda hassasiyetle hareket edilmiş. Keza siyahi elf karakter olması, Frodo yerine Nori’nin karakterize edilmesi, Galadriel’in gücünün vurgulanmak istenmesi bu hassasiyetin ürünü. Ancak kimi yerde doğal duran bu yapısal değişiklikler, özellikle Galadriel kanadında eklektik kalmış. Tolkien evreninde sanki “güç" kılıçla bir tutulmuş gibi karaktere empoze edilmesi ise basit ve aciz bir seçim.
Bunun yanında dizinin perspektifinin geniş olması güzel ama oradan oraya uçuşan parçalar izledik. İzleyiciyi oyalayacak malzemeler, aksiyonlar bulundu ama bu dağınıklığı toplayacak bir ortak hedef verilmedi. İzleyicinin karakterlerle bağ kurmasına engel olacak kadar hızlı ve çok sayıdaki geçişler yer yer baş döndürücü bile sayılabilir. Tolkien’in eserine kutsal kitap muamelesi yapıp diziyi yerden yere vurmak haksızlık ancak daha iyisi yapılabilir miydi? Kesinlikle. Dizi, her hikayeye aynı anda dalayım derken odağını kaybetmiş, duygudan ödün vermiş ve nedensellik sorununu hızlıca çözmek adına kolaya kaçmış gibi görünüyor. Birçok yerde ezber bozmaktan uzak ve risksiz seçimler yapılmak istenirken, anlatı basitleştirilmiş.
Eregion’un Çılgın Projeler Lordu
Peki buna rağmen Amazon’un amiral gemisi olmaya aday mı? Kesinlikle… Serinin ana parçalarında gördüğümüz büyünün bir replikasını vadeden dizi, tartışma yaratarak izleyici toplamaktan geri kalmıyor ve her şeye rağmen atmosferi ile izleyiciyi oyalıyor. Orta Dünya’daki kaleler tek tek yüzük hırsına nasıl yenilecek, ittifaklar nasıl kurulacak, kuşkusuz seyirci olacağız, izlemeye devam edeceğiz. Siz de Prime’da her hafta bir bölüm izleyerek bu yolculuğa katılabilirsiniz. Bu arada ilk sezonun 8 bölüm olacağı ve dizinin 5 sezon sürmesinin planladığı da aklınızda olsun. Yani daha gidecek çok yolumuz var.
Peki The Rings of Power izlemeli mi?
-
Eğer mükemmeli aramıyorsanız Güç Yüzükleri, Orta Dünya’ya olan hasretinizi dindirmeye yeter. Sıkılmadan izleyeceğiniz garanti, bol bol yargı dağıtıp Galadriel’e ağıt da yakabilirsiniz. Stres atma niyetine iyi aktivite…
-
Fakat eğer birebir uyarlanan, evreni değiştirmeden yansıtan bir dizi bekliyorsanız, Yüzüklerin Efendisi fanıysanız hayal kırıklığı kaçınılmaz. Bu dizi o dizi değil. Oturup Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi serilerini baştan izleyin daha iyi. Ancak ne olursa olsun karşınızdaki bir Zaman Çarkı hezimeti değil, daha kötüsü de olabilirdi. Depresyona girmenin bir alemi yok.
-
Dünyaya tamamen yabancıysanız bu diziye bayılırsınız. Üstelik Amazon Prime’ın seyirciye rehber olarak hazırladığı tanıtım yazıları da Yüzüklerin Efendisi izlememiş seyirciler için can simidi niteliğinde. Korkmadan dalın evrene derim…
İyi seyirler.
(gizemkaboglu Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et