Tanışma Uygulamasından Gelen Bildirimle Mesih Olmak: KÜBRA
Netflix’in linç potansiyeli yüksek yeni dizisi Kübra görücüye çıktı. Başrolünde Çağatay Ulusoy, Aslıhan Malbora, Ahmet Mümtaz Taylan, Ahsen Eroğlu ve Nazan Kesal’ın yer aldığı Kübra’nın potansiyel linç tehlikesi, bildiğimiz Netflix dizilerinden farklı bir sebebe dayanıyor. Herhangi bir öpüşme sahnesi, haşa sevişme veya çıplaklık bile barındırmayan dizinin meselesi inanç, inanma ve özel hissetme isteği.
Henüz ilk bölümlerden itibaren dizi izleyiciyi bir dizi tuhaf rastlantının oltasıyla mistik mesajlarının içine çekiyor, siz de “insan herhalde böyle deliriyor” diyerek izliyorsunuz. 8 bölümlük dizinin 7. bölümü sonrası ise çeşitli sırlara vakıf olup, ettiğiniz küfürleri geri alıyorsunuz. Hikayesi ağır ağır işlense, kitabıyla onlarca farklılık bulundursa, bir yerden sonra Mesih dizisini izliyormuş hissi verse de Kübra, boş zamanı bulunanların vakit ayırabileceği bir seyirlik.
Gelin Kübra’dan ve ilginç karakterlerinden biraz bahsedelim…
-
İğnesini ipliğini toplayıp terziliği bir kenara bırakan Çağatay Ulusoy, Gökhan rolü ile bu kez tornacılıkta kariyer yapıyor. Hobisi felsefi forumlarda sörf yapmak olan Gökhan, kendisine gelen tuhaf mesajlardan “Allah ile mesajlaştığı” sonucuna çıkarınca kendini seçilmiş insan olarak görmeye başlıyor.
-
Üç Kuruş’ta dokuz sekizlik ritimlerin kraliçesi olarak kalbimizde taht kuran Aslıhan Malbora, Gökhan’ın sevgilisi Merve karakteri ile bu kez soyadının hakkını vererek dizinin duman kaynağı misyonunu yerine getiriyor.
-
Merve Kült’ün pozitif vibeını majör depresyon ile dengeleyen Ahsen Eroğlu, canlandırdığı intihara meyilli Gülcan karakteri ile baba yasını ekrana taşıyor.
-
Kocasını kaybeden, oğlu kendini mesih sanan, kızı intiharın eşiğinde dolanan bahtsız anne rolünü ise Nazan Kesal canlandırıyor. Duygusal açlığın nişanı gibi karakter sürekli bir şeyler yiyip sigara içerken ekrana geliyor.
-
Gökhan’ın mesihçilik oyunlarının peşindeki polis (Kara) karakterine Ahmet Mümtaz Taylan can veriyor. İnananları ile beraber otoriteyle karşı karşıya gelmeye başlayan Gökhan’ın (Semavi) ipliğini pazara çıkarmaya çalışan Kara, kendini şahsi geçmişinin labirentlerinde buluveriyor.
Ailede mesih var ama elektrik faturası az gelsin diye tv ışığıyla oturuyoruz
Dizinin adı Kuran-ı Kerim’de geçen isimlerden biri olan ve büyük anlamı taşıyan Kübra’dan geliyor. Kübra’nın jeneriğinden de anlaşılacağı üzere aynı kökten geldiği kibir, kabir, ekber kebir kelimelerinden de parçalar taşıyor. Karakterimiz geçtiği bu “büyük” sınavda ölümle, kibirle, seçilmişliğin büyük sorumluluğu ile sınanıyor. Sıcak Kafa ile Netflix dünyasına adım atan yazar Afşin Kum’un dizileşen ikinci kitabı olan Kübra’nın senaryosunda Murat Uyurkulak, Rana Mamatlıoğlu ve Bekir Baran Sıtkı’nın da imzası bulunuyor.
Abi gel sıcak mahalle dizisi çekelim, din mesih falan bunlar bizi bozar
SPORİLER ALERT
İlk 5 bölümünde Allah ile mesajlaştığına inanan sıradan bir insanın yörüngesinin kalabalıklaşmasını izliyoruz. Safça insanlara mesajlar vermeye çalışan Gökhan bir anda Semavi’ye dönüşürken, dayanışma isteği adım adım mülkiyet karşıtı bir harekete ve hatta siyasi otoriteye boyun eğmeyen bir başkaldırıya evriliyor. Ancak bu dönüşüm karakterin dini vaazlarını geride bırakmıyor. Semavi, her cümlesinde referans verdiği ve dilinden eksik etmediği Allah ile hak yoluna çevirdiği dümeni vasıtasıyla birden siyasetin kirli kıyılarına vuruyor.
Sonraki birkaç bölümde mistik macera ve gerilim yerini aksiyona ve çatışmaya bırakırken, son bölümde karşımıza bambaşka bir atmosfer çıkıyor. Bilim kurgu hikayelerinden alışık olduğumuz türdeki yeni aks hiçbir şeyin gördüğümüz gibi olmadığını müjdeliyor. Neticede Kübra 7 bölüm izleyiciyi inandırmaya çalıştığı ve tahminen bol bol küfür yediği hikayeyi 8. bölümde zeki bir kurmaca ile süsleyerek 1. sezonu uğurluyor. İlk bölümlerde yaşanan ağırlık, hafızalara bir doğum sancısı gibi kazınıyor, doğan hikaye ise matruşka gibi bir diğerini içinden çıkarıyor. Kitabını okumayanlar için ilginç ve güzel bir dizi izlenimi verse de kitabı iyi bilenler için Kübra adeta başkalaşmış dizi versiyonu ile maalesef biraz hayal kırıklığı da yaratıyor.
Burada ya ilahi mesaj alacağım ya da gasp edileceğim. Hayırlısı
Kitap ile Dizinin Farkları
Kitabını geçtiğimiz yıl okuyan ve diziyi iple çeken okurlardan biri olarak Kübra’nın kitap ve dizisi arasındaki onlarca farktan bazılarını sizlerle paylaşayım. Öncelikle kitap Gökhan’ın bugününü ele alırken 8. bölümde açılan teknoloji aksını hemen hemen eşzamanlı ilerletiyor. Yani okur Gökhan’ı ilahlaştıran mucizelerin neden ve nasıl kaynaklandığını zaten biliyor. Zekice yazılmış bir hikaye takip etmenin hazzıyla karakterlerden saklanan bu sır son bölümlerde açığa çıkıyor.
Oysa dizide izleyici gerçeğin izini Gökhan ile beraber sürüyor. İzlediği mucizeler ile beraber izleyicinin de Semavi’ye inanacak gibi olması bekleniyor. Bu yönüyle dizi, seyirci için mistik bir sırrın ekmeğini yerken; kitap, sırrı okura verip karakterlerin ne zaman bunu öğreneceği sorusu ile heyecan yaratıyor. Yani kitap okuru zekice yazılmış bir hikayenin, dizi izleyiciyi deliliğin sınırında bir gizemin peşine sürüklüyor.
Küfürsüz repliği olmayan mahalle hırtı da düşünülmüş
Dizide ana karakterin akıl sağlığından şüphe etmemizi sağlayacak travmalar peşi sıra dizilmiş. Askerde uğradığı saldırıda hayatta kalan tek kişi olması, kalıcı engelinin bulunması, babasını kaybetmesi Gökhan’ın arayış motivasyonunu ve "bu kafayı yemesin de kim yesin" düşüncesini doğuruyor. Karakter adeta kendisine “hayatta olduğunu ispat etmek istercesine” kahramanlık peşinde koşarak ölüme meydan okuyor.
Oysa kitapta Gökhan’ın babası Nihat hayatta, Gökhan yaşadığı travmalarla bugününü yönlendiren bir karakter değil. Aksine kitaptaki Semavi yaşadıklarının, neden hayatta kaldığının nedenini değil, neden var olduğunun cevabını bulmaya çalışıyor. “Tanrının insanı yaratma amacı ne” gibi varoluşsal sancıları ve kendisini babasına ispat çabası ile seçilmiş insan olduğuna inanıyor.
Dahası dizinin 8 bölümü doldurma ve oluşturulan yeni çatışmanın diğer karakterlere de sıçraması gereği ile ilişkiler yeniden kurulmuş. Gülcan ile Serhat’ın ilişkisi bunun en net örneği. Gülcan’ın ruh hali, Serhat’ın Gökhan ile bağının daha güçlü olması, “kuzen” vurgusu, Merve’nin annesinin dizide ölmüş olması gibi karakter motivasyonlarını etkileyen türlü değişiklik yapılmış. Birçoğu işlevsel bu değişiklikler hikayeye renk katsa da diziyi kitaptan farklılaştırmış.
Ne de güzel ermişsindir beyazlar içinde sen...
Kitapta bir tür halk hareketi yaratan Semavi’nin politik duruşu daha flu. Daha çok dinin insanların üzerindeki işlevi üzerine bir tartışma yürüyor. Ayrıca kitaptakinin aksine dizide sadece Semavi’nin edindiği gücü teslim etmesi beklenen kolluk kuvvetleri değil, boyun eğmesini isteyen stratejik bir siyasi otorite var. Dahası Semavi’nın dayanışma kültürü olarak tarif ettiği işleyiş, dizide daha açık bir sistem eleştirisi doğuruyor. Her ne kadar 1. sezon itibarıyla iddialı eleştirel cümlelerin altı biraz boş gibi görünse de belli ki ikinci sezonda (tabii onaylanırsa) bizi, inanç sorgusundan sistem eleştirisine çekecek daha güçlü bir soru işareti yumağı bekliyor. Anlayacağınız kitap ile dizinin ana meselesi dahi çok farklı görünüyor.
Diğer taraftan kitap olarak Kübra, hikayesini tamamlamış bir eser. Yani devam hikayesi çıkarması pek mümkün değil. Ancak yapılan değişikliklerle beraber dizi bir sezondan daha uzun sürebilecek şekilde dizayn edilmiş.
Kübra’yı Neden İzlemelisiniz?
Gökhan’ın Allah ile iletişim kurduğuna ikna olmadan önceki sorgulama evresinde sürekli sallanması dizinin farklı mizansenlerinden. Gökhan’ın adeta uçan aklına teslim olmak istemezcesine gerginlikle sallanması ve Kübra’nın Allah olduğunu düşünmeye başladıktan sonra bu hareketin ortadan kalkması çok güzel bir nüanstı. Keza ikinci bölüm sonunda, Gökhan’ın inanca teslim olmak ve kaderi kabul etmek üzerine çektiği sancılar da izleyiciye tam olarak geçiyordu. Burada hem Taylan Biraderlere hem de Çağatay Ulusoy’a kocaman bir aferin yazıyoruz.
Allah ile mesajlaşmak aldatmak sayılır mı? enter.
Kitapta bu denli yeri olmasa da dizide Serhat en dikkat çekici karakterlerden biri. Aytek Şayan’ın resmen yaşadığı karakter, bizlere karşımızda cömert bir karakter oyuncusu olduğunu yeniden gösteriyor. Ahsen Eroğlu da canlandırdığı Gülcan’ın ruh halini doyasıya yansıtıyor. Hikaye ile beraber değişen Gülcan da, dizinin kayda değer performanslarına sahne açıyor. Her zamanki gibi Nazan Kesal’ı izlemeye doyum olmuyor. Genel olarak oyunculuk performansları parmak ısırtan Kübra’da ağır ağır akan hikayeye duygusal motivasyonları ile tutunan karakterler, ahenkle eşlik etmekten geri kalmıyor.
Kübrayı izlemeniz için bir diğer neden ise size sunduğu sorgulama fırsatı. Afşin Kum’un röportajından alıntıyla “Kübra, yapay zeka merceğinden insan aklına ve varoluşuna bakan bir hikaye” Kübra, geleceğin dünyasını, bugün adım adım beslediğimiz yapay zekayı, ona teslim etmeye razı olduğumuz irademizi ve varoluşumuzu değerlendirmek için vizyon kazandırıyor. Her ne kadar bu vizyon kitapta daha ayakları yere basan bir formda olsa ve dizide kafalar biraz karışmış gibi görünse de yine de izlemeye değer.
Mesih oldum diye Hasan Mezarcı gibi sürekli beyaz takım elbiseyle dolaşmam mı gerekiyor?
Dizisini 8 bölüm halinde Netflix’te bulabileceğiniz Kübra için iyi seyirler. Ancak vaktiniz olursa Kübra’nın kitabını da mutlaka okuyun. Orada daha gerçekçi bir vizyon, okuru daha zeki bir yerde konumlandıran bakış bulacaksınız. Bir dost...
(gizemkaboglu Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et