Batının Ahlaksızlığını Alan Gençler, Yurda Döndü
YÖK tarafından Avrupa ve Amerika'nın çeşitli kentlerine batının ahlaksızlığını almak için gönderilen gençler, dün gece geç saatlerde Atatürk Havalimanı'ndan yurda giriş yaptı. Batının ahlaksızlığı karşısında dehşete düştükleri gözlerden kaçmayan gençlerden bazılarının iner inmez havalimanı pistini öpmeleri dikkat çekti.
Öğrenci Kültür Değişim Programı dahilinde Batı'ya gönderilen genç akademisyenler, gittikten kısa bir süre sonra bu ülkelerin içerisinde bulunduğu ahlaki çürüme ve yozlaşmaya dayanamayarak, bulundukları şehirlerdeki Türk konsolosluklarına sığınmışlardı.
Yeşilköy'de Hollywood filmlerini aratmayan sahneler
Dün gece saatlerinde yurda giriş yapan kafileyi karşılamak için havaalanında bekleyen kalabalık arasında onlarca tam teşekküllü ambulansın yanı sıra, Emniyet Müdürlüğü Ahlak Masası'nın elit timleri ve binlerce vatandaş da vardı. Havalimanına indikten sonra bir süre karantinada tutulan gençlerin getirdikleri bavullar dolusu ahlaksızlık örneği, özel eğitimli ekipler tarafından sıvı azot tanklarına yerleştirilerek TÜBİTAK'ın Gebze'deki tesislerine nakledildi. Genç akademisyenler, ilk kontroller sonrası basın açıklaması için hazırlanan özel izolasyonlu bir müşahade odasına alındılar.
Burada ilk basın açıklamasını yapan genç araştırma görevlilerinin yaşadıkları şoku hala tam olarak atlatamadıkları gözlenirken, Batı ülkelerindeki durumu aktardıkları toplantıdan bazı satır başları ise şu şekilde:
Ahlaksızlıkta inanılmaz ileri gidilmiş
H.B.(32): "Batının teknolojide ileri, ahlaki anlamda ise içler acısı bir durumda olduklarını hepimiz elbette ki biliyorduk ama bu kadarını da beklemiyorduk. Tam bir rezalet. Orada uçaktan inmemizle havaalanından çıkış yapmamız arasında geçen sürede tam üç arkadaşımızı ahlaksızlık nedeniyle kaybettik..."
Ö.U.(28):"Ben kendim havaalanından çıktıktan birkaç saat sonra konsolosluğa sığınmayı başardım. Dışarıda kalan arkadaşlarımızın çığlıkları hala rüyalarıma giriyor. Bu dehşeti ucundan kıyısından görüp akli dengesini korumayı başaran az sayıda kişiden birisi olarak kendimi çok talihli görüyorum. Ama şu da bir gerçek; bir daha asla eskisi gibi olamayacağım..."
"Geride kalanların durumu içler acısı"
A.H.(32):"Ben otelde iki gece kaldım. Otel değil de, böyle Hostel dedikleri bir yer. Gördüklerimi burada anlatmaya içim elvermez... Odamda kaldığım iki gün boyunca dua ederek, sadece şekerli su ve kendi getirdiğimiz bisküvilerle beslenerek sağ kalmayı başardım. Zaten sonra konsolosluk görevlileri geldi aldı bizi. Dışarı çıkan arkadaşlarımızdan bazıları anında ahlaklarını yitirmişler. Onları orada bıraktık. Yüzleri hala gözümün önünden gitmiyor..."
"Bir gecede saçlarım beyazladı"
E.Ö.(27):"Ben havaalanındayken kafileyi kaybedip kendimi yanlışlıkla bir grup batılının içinde buldum. Sayıları çok fazlaydı. Her yerdeydiler. Panik içerisinde koştuğumu hatırlıyorum. Bir yerlerde dehşet ve yorgunluk yüzünden bayılmışım. Sonradan bizi almaya gelen elçilik görevlilerinin anlattığına göre, bütün bir gece o bagajları taşıyan bantta dönmüş durmuşum. Uyandığımda saçlarım bembeyazdı..."
O.B.(27):"The horror...the horror..."
TÜBİTAK iyimser
Toplantı sonrası yaptıkları açıklamalarda, genç akademisyenlerin rehabilitasyonu ve Türk ahlakı ile ananelerine tekrar adapte olmalarının uzun soluklu bir mücadele olacağınının sinyallerini veren TÜBİTAK cephesindeyse, endişe ve umut bir aradaydı. Tüm devlet birimlerinin gençlerimizin tedavisi için seferber olduğunu belirten TÜBİTAK yetkilileri, en son tekonolojiyle donatılmış olan modern bir kliniğe yerleştirilecek olan akademisyenlere ilk etapta bir aylık yoğunlaştırılmış Türk Ahlakı Kürü uygulanacağını ifade ettiler.
Hastaların ağırlıklı olarak namus, anne bilinci, futbol sevgisi, okey, cep telefonu merakı gibi kültürel değerlerimizin aşılanacağı tedaviye yanıt verecekleri umulurken, Dışişleri'ne yakın kaynaklardan gelen bilgiler, her ihtimale karşı B planı olarak sınırdışı seçeneğinin de göz önünde bulundurulduğu yönünde.
(asoşeytıdpres Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta paylaş twitter'da paylaş Allah'a havale et