Dönem Dizileri Yüzünden 1960'larda Gibi Yaşamaya Zorlanan Balat Mahallesi Sonunda İsyan Bayrağını Çekti
Art arda çekilen dönem dizilerinin bir çoğuna ev sahipliği yapan İstanbul'un tarihi Balat semti sonunda isyan bayrağını çekti. Setin atmosferi bozulmasın diye cep telefonu, renkli televizyon ve internet gibi bir çok teknolojik nimetten uzak kalan ve sokağa ancak 30 senelik giysilerle çıkabilen semt sakinleri son olarak ekmek ve gaz yağının da karneye bağlanmasının ardından sokağa döküldüler.
İstanbul'un tarihi Balat semti, dün ilginç bir protesto eylemine sahne oldu. Geçmişten bugüne korunan mimari dokusuyla pek çok dönem dizisi için doğal set işlevi gören semtin sakinleri, dönem dizilerinin bir türlü bitmek bilememesi ve prodüksiyon şirketlerinin set atmosferini korumak için koyduğu katı kuralları protesto etmek için sokağa çıktılar.Mahalle sakinleri zaman algısını yitirdi
Muhtarlığın önünde toplanan öfkeli kalabalık adına bir basın açıklaması yapan mahalle muhtarı Ahmet Demir(54), "Yapımcı arkadaşlar buralarda dizi çekmek istediklerini söyleyince hem mahallemizin tanıtımı yapılır hem de arada 3-5 ünlü görürüz diye önce olumlu baktık, yardımcı olmaya çalıştık. Ancak gelin görün ki dönem dizilerinin ardı arkası kesilmedi. Bir yapım ekibi gider gitmez yerini bir başkası doldurdu. Yeri geldi 3 dizinin aynı anda vardiya usulu çekildiği zamanlar oldu. Üzülerek ifade ediyorum ki, pek çok mahallelimiz bu diziler yüzünden zaman algısını yitirdi" sözleriyle Balatlıların yaşadığı drama dikkat çekti."Kendi sokağımızda cep telefonuyla gezemez olduk"
Başta mahalle sakinleri olarak dizilerde gönüllü figüran rolü oynamaktan mutlu olduklarını ifade eden Demir, iyi niyetli yaklaşımlarının nasıl istismar edildiğini de şöyle anlattı: "Ancak daha ne olduğunu bile anlamadan bu figürasyon işi görevimiz haline geldi. Yavaş yavaş set görevlileri bizim eve giriş çıkış saatlerimize, kıyafetlerimize, cep telefonlarımıza falan karışmaya başladılar. Giysilerimiz fazla yeni görünüyor, konsepti bozuyor diye kendi mahallemize alınmadığımız günler oldu. 1960 model otomobilleri kullanmaya mahkum edildik. Belediye bile sırf dizilere uygun olsun diye 1965 model otobüsler yolluyor. Önce dizi çekilirken cep telefonlarımız çalmasın diye yakaladıkları telefonlara el koydular. Sonra sorunu kökten çözmek için mahalledeki baz istasyonlarını söktüler. Dış dünyayla iletişimimiz çok sınırlı hale gelmiş durumda. Basın mensubu arkadaşlardan rica ediyoruz, lütfen bunları gazetelerinizde, mecmualarınızda yazın, çığlığımızı duyurun... Mecmua mı dedim ben az önce?" Zaman içinde mahallenin sağ ve sol olarak ikiye bölündüğünü ve arada bir karşıt görüşlü mahalle sakinleri arasında çatışmalar çıktığını da belirten Muhtar Ahmet Demir, "12 Eylül öncesine döndük. Balat'ta huzur diye bir şey kalmadı. Hepsini geçtim en son geçen hafta ekmek, un ve gaz yağını da karneye bağladılar. Ekmekle un neyse ama gaz yağını ne yapacağımızı bile bilmeden, öylesine kuyruğa giriyoruz..." sözleriyle mahallelinin yaşadığı şuur kaybını dile getirdi."Oğlum Cevdet Sunay'ı Cumhurbaşkanı sanıyor"
Muhtarın ardından söz alan mahalle sakinlerinden Yusuf Kelence(47) ise durumun vahametini şu sözlerle anlattı: "Kendimizi 1960'larda hissedelim diye bütün haberleşme imkanlarımızı elimizden aldılar. Televizyonlarımız, bilgisayarlarımız ne varsa gitti. Şu an koca mahallede sadece 4 evde siyah beyaz televizyon bulunuyor, onda da ancak TRT'nin arşiv görüntülerini izleyebiliyoruz. Ben iki çocuk babası bir insanım. ilkokula giden oğlum Süleyman Demirel'i başbakan, Cevdet Sunay'ı Cumhurbaşkanı zannediyor. Büyük kızım ise Deniz Gezmiş'e aşık ve her gün ona mektup yazıyor. Daha geçen gün bana Mahir Çayan'ın yakalanıp yakalanmadığını sordu. Ne cevap vereceğimi şaşırdım... Yüreğim yanıyor..." Mahallenin arka fonunda sürekli gıy gıy hüzünlü müzikler çalması yüzünden psikolojilerinin bozulduğunu belirten Seda Arslan(32) "Yani bir yere kadar her şeye katlanabiliyor insan. Ben mesela her şeye rağmen o dönem giysilerini giymeyi seviyorum. Öyle bol bol fırfırlı etekler falan çok güzel" diyerek ekledi: "Ancak Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisinin geçen bölümlerinden birinde bizim oturduğumuz evi yaktılar. Sağolsunlar komşularımız bize evlerini açtılar ama yine de o evi yakmasalar iyiydi..."Açıklamaların ardından hep bir ağızdan "bu ne dünya kardeşim" şarkısını söyleyen mahalliler, daha sonra Filiz Akın'ın yeni filmi Aşk Merdiveni'ni izlemek için semt sinemasına doğru yola çıktılar.
(vena basilica Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta paylaş twitter'da paylaş Allah'a havale et