''Vizyonda Bu Hafta 2015'' Sunar: Çok Şiveli Mucize, Çokuluslu Mısır Adası, Çok Rahmetli Robin Williams
2015'in ilk gününe uyandığımızda Hang Over serisinden bir filmdeymişiz gibiydi, bir garipti ortalık. Televizyonu açtık: Sağlık Bakanı Müezzinoğlu yılın ilk bebeğinin, bir çift anne gözünün ve iki genç hemşirenin bulunduğu bir odada "Annelik kariyerdir" açıklaması yapıyordu. Camel'ın yüzde 50'ye yakın bir zamla 9.50 liraya fırlayacağını söylüyordu gazeteler. Sinemalarda ise Mahsun Kırmızıgül'ün Mucize'si, 2015'in vizyona giren ilk filmi olarak izdiham yaratıyordu... "Ulan dün gece biz ne içtik?" diye düşündük ve bu işin peşini bırakmamaya karar verdik (Merak uyandırarak yazıya başlama işini öğrendik galiba)...
Yine dolu dolu, eğlenceli, bilgilendirici ve alabildiğine cool... Zaytung Vizyonda Bu Hafta 2015 çıktı!
Mucize - 'Aikidişler' Zazaca nasıl söylenir?
Mahsun Kırmızıgül'e karşı özel bir garezimiz yok. "Bu adam da zamanında 'Bebeğim - Kardeşlik Türküsü' isimli bir albüm çıkardı" demeyiz, hepimiz yapıyoruz böyle şeyler. "35 tane sosyal mesajı sıkıştırıp arabesk-fantezi albüm yapar gibi film çekti" de demeyiz. İyi niyetli naif bir abimizdir kendisi biliriz. Bir Yılmaz Erdoğan gibi "köyümün güldürürken düşündüren hikayesini çekeyim", bir Çağan Irmak gibi "kasabamın toplumsal göndermeli melodramını çekeyim" istiyor. Ama bir tutukluk var işte, eksik bir şeyler... bir jüriye-bir eleştirmene mi okutsak ne yapsak?
İdealist olduğu kadar Ege şiveli de olan bir öğretmen var. Sokaklarında mayoyla gezilebilen İzmir'in şirin bir semtinden kuş uçmaz-minibüs gitmez bir Zaza köyüne geçici olarak gönderiliyor. İşte bizim "aikidiş hoca"nın köylülerin hayatına yön verirken bedensel engelli Aziz isimli köylüye de sahip çıkmasını anlatıyor film. O Aziz'i canlandıran Mert Turak acayip oynuyor yalnız, böylesini Leonardo Di Caprio'nun otistik çocuk Arnie Grape rolünde görmüştük bir de Tom Hanks'in Forrest Gump rolünde ("Ben sinefilim" mesajı). Öğretmen ve Aziz haricindeki karakterler ise bi' hoş. Tüm köylüler koro halinde tepki veriyor, köyün Carpe Diem yaşayan eşkiyaları birden teslim olabiliyor ve erkekler bu toprakların en absürt pala bıyığını bırakıyor. Doğu'ya hizmet gitmediği için herhalde, bilemiyoruz...
- Parola Kardeşlik Türküsü!!
Genel izleyici kitlesi filme fazlasıyla ilgi gösterdi her şeye rağmen. Kendilerine sosyal mesaj kalmayacağını düşünenler gişe önünde uzun uzun kuyruklar oluşturdu... Böylesine ilgi gaza getirmiş olacak ki, Özcan Deniz, 1 Ocak 2015 vizyonlu film için "Senenin en iyi filmi" tespitinde bile bulundu (Bu da senenin en iyi vizyon yazısı mesela)... Neyse ne, keşke portrelerden oluşan bir fotoğraf sergisi açsaymış Kırmızıgül Abi. Fotoğrafların altına da "Yeter ki gönlü sakat olmasın" yazsaymış... Biz de gelirdik o zaman, bir adet de Senaryo Yazarı Olmak kitabını hediye getirirdik yanımızda, kuru pastasını yer, muhabbet ederdik...
Puan: Senenin en iyi 40 puanı...
Mısır Adası (Simindis Kundzuli) - Bi yaştan sonra alıcan torununu yanına, mısır ekicen harbiden...
İlyas Salman'ın iki başkarakterden biri olduğu Mısır Adası, En İyi Yabancı Film Oscar'ına aday olan 9 filmden biri olarak göğsümüzü kabartmış ve 65 yaşındaki tüm vatandaşlarımız için motivasyon aracı olmuştu. Film, içeriğinde barındırdığı İlyas Salman nedeniyle yerli bir yapımmış gibi dururken fazlasıyla çokuluslu bir yapıya sahip: Yönetmen Gürcü, erkek oyuncu Türk, kurgucu Koreli, görüntü yönetmeni Macar, yapımcılarda da 3 tane Avrupa ülkesi var... Yönetmende anne tarafından Çerkezlik, babaanne soyundan da bir Hemşinlilik varmış diyorlar...
Filmdeki diyaloglar bir araya gelip bir aydınlatma aracı olsa, tasarruflu beyaz florasanlar gibi olurmuş, ilk 20-25 dakika hiç dialog yok. Ama filmdeki ışık-renk kullanımı bambaşka. Harika görüntüler şelale gibi akıyor önümüzde, "Ada çok güzel, gelip mısır eksene" diyor bize... Diyalogsuz diye yok sanma, bir de hikayesi var filmin: Araları limoni olan Abhazya ile Gürcistan ülkeleri arasındaki İnguri Nehri'nde, nehrin taşıdığı topraklardan bir adacık oluşur ve İlyas Salman fırsatçılığını konuşturarak bu toprak parçası üzerinde mısır ekmeye başlar. 15 yaşında güzel bir kız olan torunuyla beraber denize sıfır kulübede mutlu mesut bir hayat yaşarken devriyeler sarar etraflarını, bozar rahatlarını... "Bi minimal hikaye yaşatmadınız adama" diye kürekle kovalar bunları İlyas Dede... Aman İlyas Dede... Bu arada torunla aralarında ilginç bir cinsel çekim var gibi İlyas Dede'nin... Aman İlyas Dede!
Puan: En İyi Erkek Oyuncu 80'i
Müzede Bir Gece: Lahitteki Sır (Night at the Museum: Secret of the Tomb) - Haydi arkadaşlar canlanın, haydii...
Yerel seçimmler misali dört senede bir çekilen "Müzede Bir Gece" serisinin üçüncüsü bu. “Ya bu oyuncu çok komik, nereden hatırlıyorum ben bunu” diye tanıdığımız ama bir türlü çıkaramadığınız Ben Stiller başrolde... Müzedeki tarihsel figürler yine antik Mısır tableti sayesinde ete kemiğe bürünüp canlanıyor, ama bu sefer tabletin şarjı azalıyor. Ben Stiller'ın oynadığı Bekçi Larry, ince uçlu tablet şarjı aramak için Londra'daki British Museum'a uçuyor sonrasında ve birtakım maceralar, birtakım klişe espriler işte... Yalnız, filmdeki usta isimler göz kamaştırıcı: Geçtiğimiz aylarda yaşamını yitiren Robin Williams'ın ve 3 at ömrü kadar oyunculuk yaparak 94 yaşında hayatını kaybeden Mickey Rooney'in rol aldığı son yapım bu. ABD eski başkanı Roosevelt'i oynayan Robin Williams'ın bir veda sahnesi var, kendini kaybedip "Gitme Williams", "Bırakma Williams" diyesin gelir...
Puan: 63 (yaşında gitti gencecik Robin:( )
Kayıp Çocuk (The Captive) - Kayıp Kız'ı (Gone Girl) buldunuz mu bu arada?
Aslen Ermeni olan Kanadalı yönetmen Atom Egoyan'ın, yaklaşık 1 buçuk sene Şeytan Düğümü (Devil's Knot) isimli bir filmi çıkmış (Unutulmaz Filmler iyi seyirler diler), satanist ayinde kaybolduğu düşünülen 3 çocuğun hikayesini anlatmıştı. Şimdi ise babasıyla buz pateninden dönerken kaçırılan bir kıza çeviriyor kameralarını Egoyan(kızlarımızı buz patenine göndermiyoruz).... Adam kamu spotu gibi mübarek, "küçük çocukların akşam saat 22.00 oldumu yatmaları yoksa kötü adamlar tarafından kaçırılacağı" konulu filmini de bekliyoruz...
Puan: 55 (Kayıp çocuk imdat numarası)
Uyuyana Kadar (Before I Go to Sleep) - Nicole Kidman uyuma, hafızana sahip çık!
Her sabah hafızasını kaybetmiş olarak uyanan bir Nicole Kidman, ona kocası olduğunu söyleyen kuşku uyandırıcı bir Colin Firth ve her dakikasında bize sürpriz yapmaya, bizi kandırmaya-döt etmeye çalışan bir kurgu... Filmin özeti bu... "Aynı ismi taşıyan bir Best Seller kitap bulalım ve iyi oyuncularla çekip verelim gişeye" demişler, S. J. Watson'un (tam yazar ismi) kitabını uyarlamışlar ama mayası tam tutmamış gibi. Bu uyarlama işini David Fincher iyi yapıyor biliyorsunuz, bir randevu alıp ona bir danışın deriz...
- Yok yok, hala taş gibiyim...
Hafıza konulu acayip bir kurgu peşindeyseniz Memento filmini, yine aynı konunun güzel bir romantik versiyonunu görmek isterseniz 50 First Dates'i, "Hem iyi film olsun hem de Nicole Kidman cillop gibi bir hatun olsun" diyorsanız da Moulin Rouge'u izleyebilirsiniz... Hayatta her şeyin bir şeyi vardır (Anonim halk mottosu)...
Puan: 48 (yaşına geldi gençliğimizin aktristi de, vay be)
İşte vizyon hemen hemen böyle sevgili Zaytung Sinema okuru. Bunun dışında yerli yerli yapımlar var: Kemal Uçar (evet canım, Ezel'deki çocuk) ve Giray Altınok'un hem yazıp hem başrollerini oynadığı fantastik yerli komedi Tut Sözünü, Tarantino tarzı bir suçlular keşismesi Bir Gece, sadece Şişli'de bir sinemada gösterilen Altın Koza ödüllü Toz Ruhu... Bu arada, Box Office'çi arkadaşlarımız şu anda aktarıyor, tam 61.248.838 bilet satılmış 2014 boyunca sinemalarımızda, 80 sonrası rekoruymuş bu!... Görüyon mu bir sinema şifresi nelere kadir?!...
-BİTTİ (Bak hele... Mucize'ye gitmişin diyolar?) -
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et