Vizyonda Bu Hafta: Ölümsüz Aşk (Kadın yaşlanmıyor, herifin parası bitmiyor)
Bu seçim hengamesinde vizyondur filmdir kimin umurunda ama bizim de işimiz bu işte. Hem size de yeter artık. Yapacağınız paylaşımı, rt'yi yaptınız, en haklı olduğunza tüm dünyayı ikna ettiniz. Bugün gezin tozun, varsa manitanızla yoksa eş dostla sinemaya gidin.
'Sinemada ne var?' dersen, haberlerde gördüğümüz yetmezmiş gibi bir de her hafta beyaz perdeye gelen korkunç ruhlar var. Yanında sınırlı sayıda da olsa "Aşk, dostluk, doğa" diye içimizi ılık ılık şenlendiren animasyonlar var...
Haftanın öne çıkan filmi ise Ölümsüz Aşk. İlgi çekici bir konu, ilgi çekici bir kadın ve kirli sakallı çocuk...
Ölümsüz Aşk (Age of Adeline) - 'Adeline'dan iyi bir yaşlanma geciktirici krem ismi olmaz mı?
Başkarakterimiz Adeline, "Kadınlara yaşı sorulmaz" şeklindeki saçma bir adab-ı muaşeret kuralının ete-kemiğe bürünmüş hali. Yıllar önce geçirdiği kaza sonucunda yaşlanmama yeteneği kazanan ve 106 yaşında olmasına rağmen 27 görünümünde kalan bir Adeline bu. Bu kadının kirli sakallı ve bol paralı bi' herife aşık olmasını izliyoruz. Kısaca hepimizin hayalindeki aşkı canlandırıyorlar: Kadın yaşlanmıyor, herifin parası bitmiyor.
Game of Thrones'taki şu Daario Naharis değil misin sen? Eee, öldürmediler mi hala seni?
Şu adamı biraz daha anlatsana?
Bu kirli sakallı serseri, Game of Thrones'taki radikal sol kraliçemiz Khaleesi'ye de sırnaşmış, iki sempatiklik yaparak tavlamayı başarabilmişti. Bu filmde de, bir partide tanıştığı Adeline'a karşı yine basit taktiklerle amacını gerçekleştiriyor: İki salak espri, geçmişten bir hikaye anlatımı derken hemencecik sevişiveriyorlar. Galiba o kirli sakalda bir numara var. İnsan kadının yaşından daha çok sakalın sırrını merak ediyor.
Ya peki bu yaşlanmama işinin bilimselliği nedir?
Orası çok anlaşılmıyor. Şimdi Adeline, kaza geçirip soğuk suya düşünce, bir de üstüne şimşek çakınca... havada birtakım moleküler şeylere bi' şey olmuş galiba... şimdi yanlışım olmasın tabii de... genlerin içindeki yaşlanma şeysi kapanmış mı ne?... Neyse ne, House dizisindeki gibi düşün, oradaki teşhisleri de anlamıyoruz ama izliyoruz sonuçta. Filmimizin temel mesajı "Beraber yaşlanmak güzeldir", fazlasına takılma.
Adeline'ın kızı. Baba tarafına çektiği için yaşlanabiliyor ve "Harbiden yaşlanmak ne kötüymüş yaa" dedirtiyor...
Son olarak, filmden anladığımız kadarıyla Adeline'ın uzun ve sağlıklı yaşam sırlarına bakalım. "106 yıl yaşatmasın, fazladan bi' 10 sene versin yeter be abi" diyelim:
- Fast food ve sigaradan uzak durmak. Hep 27 yaşında kalan koca Adeline'ı bile bi' kere hamburger yerken, sigara tüttürürken gördün mü film boyunca? Görmedin. Peki sen neyine güveniyorsun ey fani?
- Sık sık mekan değiştirmek. Adeline mesela bi' yerde 10 seneden fazla durmuyor-duramıyor. Tamam o sırrı ifşa olmasın diye öyle yapıyor ama biz de deneyebiliriz bence. En azından odanın dekorasyonunu falan değiştir, kanepeyi diğer duvara daya, ne biliym...
- Stresten uzak durmak... Kadın onlarca ekonomik kriz-savaş görmüş ama bak, bi gıdım stres hissetmiyoruz kendisinde. Kızından ve yavuklusundan başka bir şey düşünmüyor. Rahat olmak lazım yani biraz, kaygısız olmak lazım. Çok düşünmeycen bazı şeyleri...
Bakalım Adeline'ı bi' 10 sene sonra Milliyet'te falan görür müyüz, "O ünlü bakın şimdi ne halde" diye. Hadi alttaki filmde görüşmek üzere.
Puan: 46 (Ajda Pekkan'ın doğum yılı. Kendisi milli Diva'mız ve yerli Adeline'ımız olur)
Bu fantastik görünümlü romantik filmi atladıkdan sonra biri animasyon, biri anime olarak anılan canlandırma filmlerimize geçelim.
Hayat Kitabı (The Book of Life) - Müslüm Gürses şarkısı gibi ismi olan animasyon
Karakterler, süper eğlenceli Meksikalılardan (bıyık ve şapka vurgulu) oluşuyor. Unutulmayanların Toprakları diye bir yer var, olağanüstü, unutamayacağın bir deneyim için seni bekliyor. Sonra Ölüler Günü festivali var, sabah akşam eğlence, açık büfe yemek, sınırsız dans... Böyle de tatil köyü reklamı gibi oldu ama iyi film yani.
Filmin olayı çocukluklarından beri aynı kıza (Maria) aşık olan iki dostun kapışması. Bunlardan ismi Joaquin olanı savaşçı ve kasabada popüler. Manolo ise naif, gitar çalıyor. Takdir edersin ki elinde gitar olunca kapışmaya 1-0 önde başlıyor. Mal-mülk, şan-şöhrete sahip değil ama, Maria'nın karşısına çıkıp Kıraç misali "Bir tanrım var bir gitarım... razıysan gel benimle" diye yanık yanık ajitasyon yapması yetiyor. Kız yalnız kolay lokma değil, "Ben kimsenin değilim" şeklinde takdir edilesi bir feministliği var.
Mumlara dikkatli bakarsan EZLN yazdığını göreceksin. Çocukların aklına durduk yere subliminal sokan, pis Meksikalı işleri...
Filmin en güzel yeri Unutulmayanların Toprakları. Tam "AKP tek başına gelirse kaçarım abi" demelik yer. Tabii oraya gitmen için ölmen gerekiyor ama şu ortamda o da zor olmasa gerek. Burada, hayatta olanlar seni unutmadığı sürece yaşayabiliyor, vur patlayıp çal oynayabiliyorsun.
Puan: 75 (Bi' de Meksikalı karakterler İngilizce konuşmasa iyi olurmuş. Sonuçta puan kıracak bir yer bulmak lazım)
Marnie Oradayken (Omoide No Mânî) - Temmuz gelir giderken... O yeşil gözlerinde...
Abartılı şaşırma tripleri, bol doğa-yeşillik çizimleri, travmalı çocuk karakterleriyle tam bir anime filmi karşımızdaki. Hem de bu işin ustası Ghibli Stüdyoları yapmış. Stüdyonun son işi olabilirmiş bu. Tahliye nedeniyle zararına satışlardan faydalanın, kapanmadan 3-5 anime alın siz de.
Anna isminde içine kapanık bir kız... Ayrıca ergen, "Beni kimse anlamıyor", "Keşke başka ailede doğsaydım" triplerinde. Ama harbi dertlere de sahip: Ailesi o küçükken ölmüş, evlatlık verilmiş, astımı var... Sonra iyi kalpli üvey annesi onu bir müddet bi' kasabaya gönderiyor, ağaç-deniz görsün açılsın diye. Anna da orada en az kendisi gibi travmalı bir çocuk olan Marnie (Şekil 4.) ile tanışıyor. Film de bu Marnie'nin gizemini, "ne iş" olduğunu anlatıyor bize...
Şekil 4. Soldan sağa travmalı ergenler: Marnie, Anna.
Filmin izlenebilirliği yüksek, bi' kere çok gerçekçi oluşturulmuş. Dikkat et mesela, kız kayığa binerken falan, hareketlerin nasıl özenle oluşturulduğunu göreceksin. Sen ben o kadar gerçekçi binemeyiz o kayığa. Bunun yanında harbi bir duygusallığa sahip. Filmin sonundaki şarkı etkileyici, "Allah'ım Japonya'da çocuk olmak ne zor" dedirtiyor.
Filmin biraz kötü bir yanı sonunun biraz aceleye gelmiş gibi olması. Muhtemelen Ghibli'den "Haydi kapatıyoruz arkadaşlar, son çizimleri-boyamaları yapın" diye sıkıştırmışlardır.
Puan: 73 (Ruh halime göre değişir. Şimdi fragmandaki şarkıyı dinledim 80 oldu mesela)
Ve yerlisiyle yabancısıyla korku filmleri:
Ruhlar Bölgesi: Bölüm 3 (İnsidious: Chapter 3) - Şimdi de Ruhlar Bölgesi'nden gelen oylara bakalım
Uzun zamandır sinemalarda dönüyordu bunun fragmanı. Açıkçası aksiyon-komedi filmine gelen kitleden bayâ da küfür yedi o sıra. Film, paranın suyunu sıkmak isteyen yapımcılar tarafından serinin üçüncüsü olarak çekildi. İlk iki filmi "Şeytanla boğuşanıyla, hayaletten tokat yiyeniyle astral seyahat insanları" şeklinde tanımlayıp bu filmi şöyle özetleyelim:
Kaza geçirip bacağı sakatlanan gencin anne ruhuna ulaşmaya çalışırken kötü ruhlara denk gelmesi... Bu ruhların, kendilerine beden arayan, bulduğunda "Bu dar geldi, bi' beden büyüğü yok muydu bunun" diyen garip yaratıklar olması... İşte arada "Ceee" diye çıkmaları...
Puan: 43 (50'ye çıktığında doktorunuza haber verin)
Şeytan-ı Racim 2: İfrit - 'Haydi ateistler bundan da korkun'
Korku filmi yapımcılarının film gerçekçi gözüksün diye garip garip numaraları olur bilirsin: Yok çekimler esnasında ışık söndü, yok acayip sesler duyduk, yok ekipten iki kişiyi kaybettik vs vs... Şeytan-ı Racim'in ilk filminin hikayesi de, gerçekçi gözüksün diye, İnci Sözlük yazarına İnci'de yazdırılmış, sonra "Gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır" diye filme çekilmişti. Filmin hikayesi ise bir ateistin korkarak dine gelmesinden ibaretti. Geldik ikincisine, çok değişen bir şey yok: Yine ayetler, yine in-cin şeklinde beliren "korkutarak yola getirme görevlileri"... Veleddaalin, amin...
Puan: 26 (İlk filme 25)
Yola Çıkmak - Kesişmek ah ne hoştur, yıldızların altında
Kızının okulundaki güvenlik görevlisiyle yatarak eşini aldatan kadın, bir barda güvenlik görevlisi olan adam ve onun kardeşi... Bunların yolu Konya'da bir otelde kesişiyor. Olay böyle gidince birazdan grup seks yapıcaklar gibi duruyor ama öyle değilmiş. Yalnız filmdeki hikaye ve anlatım o kadar kötü ki "Keşke hikayeler sonsuza kadar hiç kesişemeyecek olan paralelkenarın iki doğrusu gibi kalsaymış" diyorsun...
Puan: Kesişen başına 10, kesişmeye -5
Beni de Götür - Dizilerin kapanma sezonunda. Zamanlama manidar
Geometriden devam edelim: Yerli bir aşk üçgeni gibi bi' şey izliyoruz. Senaryo taslağı sırasında boş bir kağıda üçgen çizip köşelere de ilk akla gelen isimleri yazılmış gibi. Yoksa başkarakterlerinin ismi Ali, Ahmet ve Ayşe olan film mi olur lan? Yine senaryonun eskizinde yer alan "ayrılmak zorunda kalan aşıklar", "zorla evlendirilen kadın", "aynı kadını seven iki erkek" ve "trafik kazası kötürümlüğü" de aynen korunarak film çekilmiş, "Bu olmuş" denmiş.
Sonuç: Bence olmamış
Puan: A başına 5
Olur İnşallah - Bence olmaz
Türkiye'nin herhangi bir köyüne misafir olup bu misafirlik sırasında küfürlü-şiveli Anadolu komedisi çıkaranlardan bir film daha. Köylülere seslenelim: Bunlar köyleri gezip gözleme yiyerek Tv programı çekenler gibi hızla türemeye başladı, dikkatli olun. Köyünüze kameralı birileri geldiğinde şivenizi bir süreliğine İstanbul Türkçesi'ne alın.
Puan: Köy 30'u (70'e kakalarsın)
Saint Lorent - Fashion Tv'nin festival hali
Aynı isimdeki meşhur Fransız modacının (bildiniz di mi) 67-76 arasındaki 9 senesini anlatıyor film. Modacı bir eşcinsel ve bir dahi olunca film de festival seçkisine uygun düşmüş.
Filmde Fransa 68 ruhu da yansıtılıyor. Mesela defile-sokak karşılaştırmaları falan yapılıyor, gayet güzel bunlar. Son olarak "O zamanşar direnmek modaydı" deyip bağlayayım ve 2 buçuk saatlik filmi izleyemediğimi açık etmeden bitireyim.
Puan: 68 (Fransa'sı ve özgür cinsellik talebi" konulu bir ödev sana, haftaya burdayım)
SONUÇ - Büte kaldı
Haziran'ın bir haftası geçmişken hala ısınmamış olan şu inatçı havada yapılacak en iyi iş sinemaya gitmek gibi görünüyor ama insanın evden çıkası da gelmiyor bir yandan. O yüzden bence hazır filmler de internete düşmüşken aç internetten filmi, bağla HDMI'dan televizyon,a izle sevgilinle... Ölümsüz Aşk, Hayat Kitabı ve Marnie Oradayken gibi ard arda dizebileceğin sevgili filmleri de gelmiş hazır, fırsatı kaçırma...
Hadi hayırlı seçimler cümleten. Dikkat edin, kaydırma yapmayın
- BİTTİ (Haftaya kadar umarım yerinde kalır ülke) -
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et