Vizyonda Bu Hafta: Terminator - Genisys (Geleceğe gidelim robot dövelim)
Yerli filmlerin yazın piyasadan çekilmesiyle salonlar da yeni yetme yönetmenlerin klişe Hollywood yapımlarına kaldı. Eski filmlerin yeniden çevrimleri, kitap uyarlamaları, gerçek olaydan uyarlama başarı hikayeleri... Aynen aynen, Batı cephesinde yeni bir şey yok... O zaman şu Ramazan günlerinde bol göndermeli bir mani paylaşalım da havamızı bulalım:
Konular tükendi, sardı sizi bir kaygı
Kalmadı sinematografik olana bir saygı
Elin çocuğu omuz kamerasıyla süper film çeker
Sen varsa yoksa 3D, varsa yoksa CGI
Sen değil misin Oscar vermeyen Hitchcock'a
Kaldın işte genç yönetmenlere, dünkü boka
İşine gelse, elindeki bütçeyle neler neler yapmazsın
Yine bildiğini çal: Başarı, aksiyon, yapay zeka
(RAMAZAN DAVULU EFEKTİ)
Geçelim 30 yıl öncesinin efsane yapımı Terminatör'ün yeniden çevrimine:
Terminator: Genisys - Çıtı pıtı Khaleesi'nin peluş kaslı Arnie'si
Terminatör karakteri ve "Geri döneceğim" repliğiyle ünlü Arnold Şıvarçzeneger amca bir film aradan sonra 5. filmde yine bizlerle beraber. Bu filmdeki repliği de bir klasik olmaya aday: "Yaşlıyım, antika değilim". Beklentimiz, serinin bir sonraki filminde de "Biz daha ölmedik aslanım!" diyerek satırlarla dijital robot kesmesi yönünde. Yapar mı yapar, valla hepimizi gömer bu adam...
Seksi resimlerim için tıklayın... Yiyosa tıklayın hadi!
Pardon, konu neydi?
Makineler dünyayı ele geçirmiş, insanlığın 3'te birini nükleer silahla yok ederken, kalanını da çalışma kamplarında tutmaktadır (kime özeniyor bunlar bilmem ki). John Connor isminde bir eşkiya ise insanları örgütleyerek makinelere karşı şâkilik etmektedir. Makinelerin başı Skynet de boş durur mu, piç zekası var. Bir tane T-1000'i geçmişe gönderip John'un annesi Sarah Connor'u öldürerek işi kökten çözmek ister bu köktenciler... Hoop birader, anayı karıştırma falan derken işler karışır.
Ne kadar karışır?
Bizim eski model T 800'ü, nam-ı diğer Terminatör Arnie'yi kötü belleriz ama o insancıldır ve Sarah'ı hayatı boyunca koruyup kollamaya ant içmiştir, laf atan olursa kafasını yarıverir... Sarah'ı korumak için geçmişe gönderilen John'un sağ kolu, hem John'un babası hem de dünyanın sonunu haber veren bir ergendir (Rabbim paradosk yağdırıyor). Bu üçü bir olup 2017'ye giderler, bakarız ki, aaa John yandaş oluvermiş! Hücrelerini falan sıvı metal alaşımla yenilemiş makineler, ezilenlerin umudunu Skynet'in köpeğine çevirmişler...
İşte biz haydaa... kim... hangi yılda... nasıl... ne diye... diye kafamız karışırken araya patlamalar, dövüşler girer de bizi düşünmekten kurtarır.
-Hadi biraz ateş edelim de seyircinin kafası daha fazla karışmasın
Genisys ne?
Gensys, Skynet'in yeni planı, bütün dijital cihazların bağlanacağı bir işletim sistemi (Android, İOS falan n'olmuş, haberimiz yok). Bu Genisys yeni düzene geçmek için geri sayım başlatır. Dünyayı kurtarmak için yeterli bir süredir bu tabii ki, dünyanın kurtarılacağından şüphemiz yoktur. O John gününü görecektir!
Sen gülünce güller açar gülpembe...
Son not: Khaleesi çok çıtı pıtı kaçmış, film boyunca o çıtı pıtı duruşundan taviz vermeyince koca Terminatör, onun peluş oyuncağı gibi duruyor. Kaslı bir babişko gibi duruyor.
Puan: 35 ('inci filmde bu yazıyı Skynet'ten okuyasınız işallah)
Geçelim başka bir Hollywood yapımına. Genç yönetmenden kitap uyarlaması imzalı film:
Karanlık Yerler (Dark Places) - Bahtı kara yazılmış küt saçlı Charlize
Charlize Theron'un yine küt saçlarıyla başının belaya girdiği bir film. Charlize'in oynadığı Libby, 8 yaşındayken bir aile katliamının mağduru olmuş, annesi ve iki kızkardeşi öldürülmüş, abisi ise olayın suçlusu olarak hapse gönderilmiş, kendisi pencereden kaçarak kurtulmuştur. Normalde bir anime hikayesi olacak bu olay, yıllar yıllar sonra bir gerilim filmine dönüşecektir. Libby büyüyüp 33 yaşında olunca Kill Club isimli, baroda kaydı bulunmayan bir serbest dedektif grubuna katılacak ve beraber cinayet çözme macerasına atılacaktır.
-Kız bi' saattir seni kesiyor abi...
Kayıp Kız'ın yazarının 2009'da yazdığı başka bir kitabın uyarlaması bu. Belli ki kitabın yüzde 50 indirime girmesini bekleyip öyle okumuş, bu saate kadar da anca sindirmiş yönetmen. Neyse ne, filmin sürükleyici gerilimi, görüntü yönetmeninin kasvetli ortam yaratımı güzel... Tasarruflu floresan aydınlatması film boyunca eksik olmuyor.
Puan: Travmatik 45
Veee.. Haftanın çok dikkat çekici, en anlamlı, pek şirin, fazla eğlenceli filmi:
Onur (Pride) - Profilinde hala gökkuşağı olmayanlar için başvurular devam ediyor
ABD yüksek mahkemesinin verdiği eşcinsel evlilik kararıyla yerin göğün gökkuşağı olduğu şu güzide Onur Haftası'nda güzel bir hikayeye sahip filmimiz de: 1984 yılında gerçekleşen madenci grevine destek veren gay ve lezbiyen aktivistlerin kendilerini kabul ettirebilme maceraları...
Arkadaşlar önce madencilere destek için bir grup kuruyor, para toplayıp grevin olduğu kasabalardan birine doğru yola çıkıyor. Başta kötü karşılanıyorlar tabii, ama kasaba bir Erzurum olmadığı için de çok şükür linç vakasına şahit olmuyoruz. Sonra bunlar, erkek işçilere dans öğreterek kadınlara ayıplı şeyler anlatarak tüm kasabanın gönlünü kazanıyor. İzlemesi pek güzel...
Puan: Onur 70'i.
İran'dan geliyor. Kamerası olup da film çekemeyenler, çekip de vizyona koyamayanlar için...
Taksi Tahran (Taxi) - "Ara sokaklara sapıp film çekme bahanesine tüm Tahran'ı gezdirdi herif"
Cafer Panahi inatçı bir yönetmen. İran 2010 yılında bunun 20 sene film çekmesini yasaklamıştı da herif vazgeçmediydi. Kah evinde cep telefonuyla film çekip pasta içinde Cannes'a gönderdi kah polis görmesin diye camlarını siyah perdelerle kapattığı evde film yaptı. Bütün video teknolojilerinden arındırıp odasına kilitle, gözlük camından mercek yapar bi şey yapar yine film çeker; hatıra fotoğrafı çeksin diye eline selfie çubuğu ver, Venedik ödüllü filmi koyar önüne... Böyle de acayip bir adam...
Filme gelecek olursak: Bizim Panahi Tahran'da taksi sürüyor, teyzeler, gençler, çocuklar da taksisine biniyor. İşte taksisine yerleştirdiği kamerayla şikayetlerini falan dinliyor müşterilerin. Bütün olay hemen hemen bu... Adam bu filmiyle Berlin Festivali'nde Altın Ayı aldı. Bu tip yasaklardan bahseden İran filmlerini pek sever Avrupalılar. Berlin jürisi de "Panahi tut, üzerinde kamera var film çekersin" diye atıverdiler İran'a doğru heykelciği...
Puan: Altın 65
Birtakım başka filmler de var. Onları da kısa kısa geçmek makbuldür.
Escobar: Kayıp Cennet (Escobar: Paradise Lost) - Kokain, sörf ve aşk
90'lı yılların ünlü uyuşturucu baronu, kokain tüccarı Kolombiyalı Pablo Escobar'ın hayatını anlatacakmış gibi yapan ama aslında Escobar'ın Latin güzeli yeğenine asılan bir gencin aşkını anlatan bir film. Escobar'ı canlandıran destansı oyuncu Benicio Del Toro'yu da afişin tam ortasına koymuşlar ama herife yankarakter muamelesi yapmışlar, duymasın yazık...
- Sayın Hocam, benim sorum: Unutup kokain çekersek orucumuz bozulur mu?
Sörf eğitmeni gencin aşkını ve Escobar'a damat ve çırak gitmesini anlatmak yerine, Escobar'ın hayatını şöyle etraflıca anlatsanız pek güzel olurdu aslında. Neyse, bağlayarak geçelim: Bizim genç başta kokainci amcamızın ortamına alışamaz ama sonra Escobar sevmeye başlar bunu, kabullenir... Kokain baronu da olsa amca yüreği iştee...
Puan: Koko kafasıyla 65
Mc Farland, USA - Koçum benim...
Klasik, gençlere potansiyellerini keşfettiren idealist öğretmen-eğitmen hikayesi. Yoksul Meksikalıların yaşadığı bir bölgeye taşınan ABD'li eğitmen halka inerek gençlerin dertlerini dinler. Yetmez, hikaye daha da sıcak olsun diye onlarla dost olur. Sonra bakar ki bunlar da iş var, onlara atletizm çalıştırır, kros yaptırır, heyecanı artırır. Ve nihayetinde yoksul serseri çocuklardan eyalet kros şampiyonu yaratır adamımız. Daha sonra da Hollywood'a film olarak başarılı kariyerini tamamlar.
Puan: 60 (Azmederse 80)
Haftanın korkularına geçiyoruz... Çok korkutmadan:
Araftaki Ev (La Casa Del Fin De Los Tiempos) - Ayrı mutfağı var, depozitosu yok ama aile fertlerini öldürebiliyor... SATILIK
Venezuela'dan bir sene gecikmeli olarak buraya geldi. Onun korkusu mu kalır? Yolda hep kaçmıştır onun korkusu.... Neyse bir kadın var, eşinin ölümü ve çocuğunun kaybolmasından bunu sorumlu tutup 30 sene hapiste yatırıyorlar yazık... Sonra hapisten çıkınca buna 30 sene yaşlandırma makyajı yapıyorlar ki görme... Böylece filmin asıl korku unsuru "Ya o makyajcının eline düşersem ben de" oluyor. Allah düşürmesin...
Puan: Araftaki 50
Alkarısı: Cinnet - Gündelik yaşamdan bir kesit: Loğusa cini...
Bu meğerse teee Şamanizm inancından gelen bir cinmiş. Yeni doğum yapmışların bebeklerini çalmadan içi rahat etmezmiş bu Alkarısı'nın. Bu loğusa cini efsanesini duymayanımız yoktur tamam da, peki bu cinin aynı zamanda atlara da sarması?... Nasıl bir misyon biçmiş olabilir ki kendine? "Türkler hep at-avrat-silah der. At ve avratı halletti mi tamamdır" diyen bir dış mihrak mı bu? Zaten Alkarısı da kayınvalideye benziyor, iyiden iyiye korku salıyor harbiden....
Puan: 40'ı çıkmadan yetişmek lazım
Bir de iki tane animasyoncuk var. İkişer cümle:
Kurbağa Prens (Ribbit) - Made in Malaysia
Haftanın Malezya animasyonu... Diğerlerinden farklı, sudan korkan ve zehirli bir kurbağanın çevresine anlam verme öyküsü... Sincap arkadaşıyla beraber ormanda çeşitli hayvanları gezip uygulamalı Hayat Bilgisi dersi görüyor. Yalnız Pixar'a Stüdyo Ghibli'ye alışmış gözler için izlemesi pek kolay değil. Eğer çocuğun gözü henüz açılmadıysa izletebilirsin.
Puan: Yarım gözle 50
Kıvırcık: Ay Macerası (Pup) Geh kıvırcık geh geh geh...
Yani şimdi 10 filmin vizyona girdiği bir haftada bunu da nereden bileyim?!. Hem yazsam çocuk gelip okuyacak sanki yazıyı... Eğer yazıyı okuyan çocuk varsa da zaten biliyordur bence konuyu. Di mi? Evet, şimdi arkadaşlarım uyarıyolar (dayımın küçük çocukları) bir karakoyun ile çoban köpeğinin uzaya gitme macerasıymış. Meraklısı gitsin...
Puan: Meraklı 45'i
SONUÇ - Yaz gelmeyecek mi artık?
Terminatör'ün yeni filmi vallahi zevk vermiyor, aç serinin 2. filmini izle derim. Bunun dışında Taksi Tahran ve Onur hem eli yüzü düzgün hem de politik filmler, ortamlarda level atlamana yardımcı olur. Sevgiliyle gitmelik ise; belki biraz Karanlık Yerler, biraz biraz da Escobar: Kayıp Cennet filmlerini önerebilirim ama manita beğenmezse benden bilmeyesin. Çocukları da bu haftaki animasyonlara götürme bence, hala Ters Yüz gösterimdeyken ona götür. Çocuk diye çok da salak muamelesi yapmamak lazım...
- BİTTİ (Ama I'll be back!) -
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et