Çağın Vebası: Stajyer Etkileme Saplantısı... Belirtiler Nelerdir? Nasıl Tedavi Edilir?
Senelik izin ve tatil hayallerinin ardından yaz aylarında bir ofis çalışanının hayata tutunmasını sağlayan en değerli 2. varlık olarak stajyerler gelir. Haziran sonundan Eylül başına kadar ofiste 1-2 aylık bir süre boyunca şaşkın ördek yavrusu gibi dolanan bu körpeler sayesinde ofisin geri kalanı hem otomatikman birer basamak sınıf atlar, hem de "oo yeni stajyeri gördünüz mü?" muhabbetleriyle çay-sigara molalarını, outlook inbox'larını şenlendirirler.
Stajyere birşeyler öğretme seansları, ortalama bir beyaz yakalının yıl boyunca ofiste en fazla sözünün dinlendiği, adam yerine konduğu anlar olurken, söz konusu stajyerin karşı cinsten ve eli yüzü düzgün olması halinde ise bu ego beslenmesine bir de libidal beslenme eklenir: "Lan acaba böyle böyle bi punduna getirip etkiler miyim?". O noktadan itibarense kıdemli çalışanın çiftleşme dansı başlar...
Stajyerin ofis kapısında belirdiği ilk an (temsili)
Aslan ve antilop yavrusu arasında geçen bir nat geo belgeseli havasındaki bu "avlanma" hikayeleri, söz konusu belgesellerin aksine çoğunlukla kıdemli çalışanın el elde baş başta evine geri dönmesiyle sonuçlanır. Ancak stajyer etkileme hastalığına bir kere yakalanan, o özgüven patlaması ve heyecanın tadını bir kere alan beyaz yakalı artık bir bağımlı olmuştur. Onun için geri dönüş yoktur.
Bu haftaki dosyamızda, hem "acaba ben de mi bir bağımlıyım?" diyen beyaz yakalılar hem de "Volkan abi niye sürekli benim kıçımda dolanıyor?" diyen stajyerler için, kısaca "stajyer etkileme saplatısı" olarak adlandırdığımız bu hastalığı tüm boyutlarıyla inceledik...
Belirtiler neler?
Hastalık, ilk olarak yeni gelen körpe stajyerlere okulları ve hedefleri ile ilgili sorulan ayrıntılı sorularla kendini gösteriyor. Onlara yol gösteriyormuş havasıyla kendi öğrencilik yıllarından (aslında komik olmayan) anekdotlar anlatılıyor. Çalışan, henüz 2 sene önce bile mezun olmuş bir junior bile olsa, fütursuzca "bizim zamanımızda..." kullanarak tecrübeye vurgu yapıyor. "Öyle diyorlar ama aslında öyle olmuyor o işler tabii!" gibi iddialı laflar patlama, bolca İngilizce terimler ve abartılı mesleki jargon kullanımı ile birlikte stajyerin beyni özenle ütüleniyor.
Fiziksel belirti: Stajyer etkileme saplantısına bağlı duruş bozukluğu
Arada diğer iş arkadaşlarına yüksek sesle (sadece kendisinin güldüğü) şakalar yapılıyor. Bu sayede "Bak, sadece işime değil sosyal çevreme de deli gibi hâkimim, görüyorsun değil mi?” mesajı veriliyor. İleriki safhalarda herkesin bilmediği şeyleri biliyormuş gibi yapmaca, şirket içi dedikodu anlatmaca, bazen çenesini tutamayıp şirkete ait gizli bilgi vermece gibi daha ciddi bozukluklar da kendini gösterebiliyor. Son aşamada ise "Akşam napıyosun ya? Biz kadıköy'de takılıcaz gelsene" çağrısı gerçekleşiyor ki buna alınan yanıt genelde yıkıcı bir etki gösteriyor: "Erkek arkadaşıma söz verdim ya Volkan abi, başka bi zaman inşalla..."
Tehlikeli mi?
Belli sınırlar içerisinde ve kontrol edilebilir bir seviyede kaldığı sürece değil. Hatta özellikle şirketler açısından bakıldığında avantajlı bir durum olduğu bile söylenebilir. Bir defa en başta beyaz yakalının minik stajyer kızların veya erkeklerin önünde havalı havalı konuşarak kendisini önemli hissetmesini ve sanki işinden memnunmuş yanılgısına kapılmasını sağlıyor. Bu da şirkete olan bağlılığı artırıyor. Ayrıca her gün ofise gelmesi için ona güçlü bir motivasyona sağlıyor. O yüzden de çalışan mutluluğunu arttıran bir araç olarak görülüyor.
Toplantı masasındaki stajyeri bulunuz
Çalışanın boş boş konuşarak yarattığı vakit kaybı ise farklı şekillerde verim olarak geri dönüyor. “Karizmam ve bilgimle birilerini etkileyebildim sonunda” gazıyla stajyer kafası ütülemekten arta kalan zamanlarında işe daha iyi konsantre oluyor. Bir diğer getirisi de bununla harcadığı çaba ve aldığı haz sayesinde diğer iş arkadaşlarına daha az sarıp toplantılarda daha az kafa ütülemesi. Dolayısıyla bu uygulama, işyerlerinde yazın zaten yerlerde sürünen verimi olumsuz etkilemediği gibi genel huzura da katkıda bulunuyor.
Stajyerler ne yapmalı?
Doğruyu söylemek gerekirse onlar için bütün gün gülümsemekten ve birbiriyle alakası olmayan bir sürü hikâye dinlemekten başka yapılacak pek bir şey yok. Volkan Bey’in nasıl bir “dallama” olduğunu ileriki günlerde yavaş yavaş kavrayacaklar. İlk etapta onun konulara, durumlara ve ortamlara feci hâkim, biraz deli, dehşet zeki bir adam olduğu yanılgısı içindeler. “Volkan Bey'e bizi adam yerine koyduğu için minnettarız" demeden edemiyorlar. Daha sonra ondan fellik fellik kaçacaklar. İyi yanından bakarsak bunlar da hep tecrübe işte. Yarın mezun olunca etrafları o Volkan'larla dolu olacak nasılsa. Nasıl ekarte edeceklerini şimdiden öğrensinler.
Evrensel "Anlat anlat, akşam vatsap'taki kızlar grubuna seni öyle bir malzeme edicem ki" gülüşü
Hastaya müdahale etmeli miyiz?
Çok gerekmedikçe (fotokopi makinesinin orada kimse sıkıştırılmadığı sürece yani) müdahale edilmesini tavsiye etmiyoruz. Dumuru avantaja çevirmek adına "Biz sorsak zahmet edip bi b** anlatmaz, ama stajyer kızlara maşallah bütün iş süreçlerini anlattı." diye şikayet etmek yerine kulak kabartıp siz de bir şeyler kapmaya çalışabilirsiniz hatta. Çocuklar zaten can sıkıntısından ve başka da çareleri olmadığından bunu dinliyormuş gibi yapıyorlar, dediklerinin çoğunu da anlamıyorlar. Bari size bir faydası olsun.
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et