Beyin Hakkında Doğru Bildiğimiz Yanlışlar (Evet o yüzde 10 olayı da...)
İnsan beyni hakkında efsaneler dönüp dolaşır. Yok Einstein bile beyninin sadece yüzde beşini kullanıyormuş da, vay efendim "benim sağ beynim baskınmış ondan bu kadar duygusalım" da bilmemne... İnsanlar hem bu mitlere inanmaya çok meyilli, hem de "bir deli kuyuya taş atmış elli tane akıllı çıkaramamış" misali yeterince yaygın bir yanlışı bir noktadan sonra düzeltmek çok zor. Ama artık biz varız, biz bu oyunu bozarız!
1. Beynimizin sadece %10'u kullanıyoruz
Bunu ilk kim ortaya attıysa tebrik ederim. Ma'bad bölgesinden uydurulmuş bu bilgiye herkes kollektif bir biçimde sahip çıktı. Misal, geçenlerde çok meşhur bir internet sitesi bu mit ile ilgili yarı bilimsel bir yazı yazmış, o paylaşımın altına da bir kişi "burada kastedilen şu; mesela Türkçe çalışırken belli bir %10'u, matematik çalışırken başka bir %10'u kullanıyoruz." diye zaten mücadele ettiğimiz bir efsaneyi iyice büyüten bir yorum yapmış.
Böyle yalan yanlış şeylerle siz dünyalığınızı yaptınız, biz düzelteceğiz diye uğraşıyoruz
Ben de doğrusunu yazayım dedim. Hay elimi biri kıraydı, çolak kalaydım da yazmayaydım. Bir tufan koptu, ilk yorumu yazan kadın hemen altına "ben öğretmenim benden iyi mi bileceksiniz" diye cevap yazdı. Öğretmeni tanımayan ama belli ki profil fotosundan etkilenen erkekler "işte insanımız cahil Şahika hanım", "ağzı olan konuşuyor işte hoca hanım. Ben de bu konuda bir şey okumuştum size özelden atıyorum" diye örgütlendiler ve "Dunning Kruger Sendromu"nun en nadide örneklerinden biriyle bana deli fişek gibi atarlandılar.Ses etmedim ne yapayım?!
Şimdi lafı fazla uzatmadan doğrusunu yazayım:
İnsan beyni alt birimleriyle birlikte bir bütün olarak çalışır. Birçok alt bölgeye bölünmüştür hepsinin kendine has görevleri vardır ancak bu beynimizin (burada galiba zihinsel işlev kast ediliyor) %10'unu çalıştırıyoruz anlamına gelmez. Yani "oo hepsini kullansak demek ki neler neler olur" diyen arkadaşlar boşuna ümitlenmesinler hepsini kullanıyorsun anca bu çıkıyor.
Sadece yüzde onunu kullansaydık eğer, misal trafikte hızla giderken önünüze biri çıktığı zaman, beyin frene basmak konusunda hangi yüzde onunu kullanacağına karar verene kadar önünüzdekini hurdahaş ederdiniz. Ayrıca bu normal beyin işlevinden (hepsini kullandığımız) daha zahmetli ve yorucu bir durum olurdu.
"Beyin bedava. Bedava ya! Niye taşıyorum ben bunu?" Albert Einstein
2. Alkol Beyin Hücrelerini Öldürür
Yapılan bir sinirbilim çalışmasında alkol alanlarla almayanların nöron sayısı karşılaştırıldığında bir fark olmadığı görülmüş. Yani şarkıda geçen "rakı içenler öldü de su içen ölmedi mi" yaklaşımı doğru olabilir. "Peki neden dilimiz peltekleşiyor", "neden ayakta duramıyoruz", "neden eski sevgiliye mesaj atıp sonra pişman oluyoruz" derseniz onun sebebi nöronlarınızın, hücrelerinizin ölmesi değil motor hareketlerinizden sorumlu nöronların bağlantısının kesilmesindendir.
Ancak çok fazla alkol alırsanız, küfelik olursanız diğer tüm zararlı alışkanlıklar gibi o da beyin hücrelerinizde hatırı sayılır hasar bırakabilir. Bir de tabii ki hamilelerin alkol alması bebeğin yeni gelişen hassas nöronlarını öldürüyor. Ancak tadında alkol bilakis yaratıcılık ve üretkenlik verebilir. Ağzıyla içen kimse bundan zarar görmez. Yaramıyorsa içmeyin abi! İyi değil.
Gördüğünüz gibi alkol, Hakan Taşıyan'ı filozof ediyor. Sizi niye etmesin?
3. Unutkanlığın düşmanı bulmaca, televizyon izlemek vs...
Bunlar da yanlış tavsiyeler kategorisinden. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki çengel bulmaca çözmenin hafıza üstünde pek bir etkisi yok. Hatta ilginçtir, bir çalışmada çengel bulmaca ve kare bulmacanın "demans başlangıcı" bulunan hastalarda demansı hızlandırdığı görülmüş. Ancak bu bilginin doğru olmadığı daha sonraki çalışmalarda gösterilmiştir.
Son zamanlardaki araştırmalar ise bulmacanın ne yararı ne de zararı var diyor. Neden yararlı olmadığını da "zihinsel bir üretim ortaya çıkartmadan bir şeyin bilinip bilinmemesiyle alakalı" diye açıklıyorlar. Yani "beddua = ah", "tok olmayan = aç", "resimdeki sanatçı = Hakan Altun" bilgisini sadece bilmeniz gerekiyor. Çengel bulmaca yerine sudokunun hafızaya daha faydalı olduğunu söyleyenler de var.
Romantizmin prensini kim bilmez?
Aynı şekilde televizyon izlemek de size hafıza konusunda bir şey kazandırmaz. Kös kös oturup 2,5 saat Türk dizisi izleyeceğinize yürüyüş ve egzersiz yapmanız kan akışınızı hızlandıracak, beyninizdeki düşünme ve hafıza alanlarınızı hacmen genişletecektir. Oturduğunuz zaman ile yürüdüğünüz zaman arasında beyin işlevi açısından dağlar kadar fark vardır (bkz. aşağıdaki görsel). Çünkü beyine hem kan akışı fazla oluyor, hem oksijen alıyorsunuz hem de beyin yürürken otomatik olarak geçtiğiniz yolları hafızanıza almaya, mesafe bilgisini işlemeye falan başlıyor. O yüzden ananenizi, dedenizi arada gezdirin lan! Hayın evlat olmayın.
Soldaki otururkenki beynimiz, sağdaki ise yürürken... İşleyen demir maşallah cayır cayır...
4. Bazı insanlar olacak şeyleri önceden bilebilen beyinlere sahip
ve Dolunay Aldatmacası
Geçen gün falcıya gittiğinizde her şeyi bildi evet. Ve baktığı fal aynen çıkan komşu teyze, "akşam dadanıyolar" gerekçesiyle bir daha fal bakmadı. Peki bu insanlar yani medyum, falcı tayfasının, zihin okuyanların gerçekten özel beyni mi var? Hemen cevap vereyim. Hayır!
Bu insanların beyindeki "amygdala (yine evet)" bölgelerinin daha büyük olduğuna dair bir araştırma mevcut ama bu muhtemelen gün boyu histerik bir duygulanıma girdiklerinden olsa gerek. Ayrıca zihin okuyabilmekle ilgili herhangi bir bilimsel kanıt da yoktur.
İki bilge canlı, aynı karede...
Benim anamın akrabası da var mesela "fal bakıyom, geleceği görüyom" diye milletten paraları toplar. Dükkanını haftada bir basan polisi bilemez, beni arar 'gel beni buradan çıkar' diye. Kendine hayrı yok! "Aa öyle deme gerçekten görenler var" diyenler ise muhtemelen bir psikoloji fenomeni olan "Barnum etkisi"nden muzdariptir. Kaptırmayın paranızı böyle şeylere.
Dolunayda insanın huyunun değişmesi, çılgın gibi olması, olmadık olayların dolunayda başa gelmesi de bir efsane. Tüm araştırmalar gösteriyor ki ne yıldızların konumunun ne de dolunayın insan davranışı üstünde bir etkisi yok. Eğer dolunayda başınıza bir felaket geldiyse bu dolunayla alakalı değil sizin daha fark edilir olan dolunayı felaketle bağdaştırmanızdandır. Yani "fal da yalan, burç da yalan var biraz da sen oyalan" (Zaytung Astroloji hariç... Onun dedikleri tamamen çıkıyor)
5. Klasik müzik beyni geliştirir
Özellikle hamileleler için bu hep söylenilir. "Karnına klasik müzik dinlet çocuğun zehir gibi olsun" diye. Buna psikolojide Mozart etkisi diyollar. Fakat yapılan yaklaşık 16 sinirbilim çalışmasında klasik müziğin beyin işlevini geliştirdiğine dair hiçbir bulgu bulunamadı. Hoş siz yine de dinletin, "Ankara'nın bağları"ndansa o daha iyi. Çevremden gördüğüm kadarıyla o şarkı beyni kilitliyor. Donduruyor.
Ya da evde bi tane şundan mı dolaşsın? Tercih sizin...
(peperuhi Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et