Depresyonla, Dikkat Dağınıklığıyla Yeterince Prim Yapamayanlar İçin: Aşırı Ender Görülen Nöro-Psikolojik Hastalıklar (Vol. 2)
Birkaç zaman önce depresyondan, dikkat dağınıklığından yeterince prim yapamayanlar için yepyeni, pakedi açılmamış psikolojik rahatsızlıkları tanıtmıştım. Düşündüm ki bunların da ortamlarda prim katsayısı düşmüştür, gençler "yaa geçen de bunu anlatmıştın" diye itilip kakılmaya başlanmıştır. Bir bilim insanı olarak sizi naçar bırakmamak için bu değişik nörolojik ve nöropsikolojik hastalıkların ikinci fasikülünü yazmaya karar verdim. Bırakın sizi bilimin ışığı aydınlatsın. Bırakın bunları anlattığınızda sizi dinleyen gönüllerde bir yusufçuk havalansın...
Aşağıdakileri iyi bellerseniz toplumda göreceğiniz saygı ve takdir (temsili)
1. Kluver-Bucy Sendromu
Belirtileri diğer birçok hastalıkla karıştırılan Kluver-Bucy Sendromu, çok nadir görülür. Bu hastalığa yakalanmış kişide korku ve öfke yaratacak şeylere karşı tepki vermeme, avel avel etrafa bakma, korkmama gibi belirtiler görülür. En değişik belirtileri; her şeyi ağzına sokma, sürekli bir şeyi emme isteği, nesneleri ağza alarak anlama ve aşırı yemek yeme eğilimi olmakla birlikte, hepsinden bir adım öne çıkanı ise uçana kaçana cinsel istek duyma, her dakika biriyle cima etme arzusu duymaktır.
Bu Kluver-Bucy Sendromu değil mesela, direkt gerzeklik...
Bu hastalık beyinde çift tarafta bulunan Amygdala'nın (yazıları bi zahmet okuyan okurlar bu bölgeye aşinadır) temporal lob bağlantılarındaki yolakların hasarından dolayı ortaya çıkar. Nedeni cinsel yolla bulaşan HPV virüsü, temporal yola uygulanan bir ameliyat, karbondioksit zehirlenmesi olabilir.
Kluver-Bucy Sendromu'nu ilk olarak, hastalığa adını veren kişiler maymunlarda yaptıkları deneylerde keşfetmişlerdir. Maymunların temporal lobları ile Amygdala arasına "ulan acaba ne olacak" diye operasyon yapan Kluver ve Bucy adlı arkadaşlar, daha sonra hayvanları zapt edememişlerdir. Maymunlar neyin yemek, neyin onlara zarar veren bir şey olduğunu ayırt edemediklerinden ve aşırı yemek yemeğe istekleriyle dolu oldukları için jileti de, muzu da, yanan bir sigarayı da ağızlarına atmışlardır. Ayrıca erkek maymunlar tavşana, tavuklara ve hatta deneyi yapan arkadaşlara hallenmiş, Kluver ve Bucy tabiri caizse g.tü zor kurtarmışlardır.
KBS için deneylerde kullanılan bu kedi, şekilde görüldüğü üzere can düşmanı köpeğe bile hallenmiştir...
Benim gördüğüm bir vakada ise; halim selim, saygın, 60 yaşlaarında bir abimiz Kluver Bucy sendromuna yakalanmış, önceleri uysal ve tepkisiz iken sonra habire yemek yeme isteği, evdeki gelinine, damadına ve dahi yuvarlak nesnelere hallenme, çıplak dolaşma, sürekli baş parmağını emme gibi belirtiler göstermeye başlamış,ve en acaibi de tüm şarkıların sözlerini küfürle değiştirmişti (Artık s.kmeyeceğiiim, bütün s.kler beniiiim gibi). Gördüğünüz gibi illet bir hastalıktır. Evlerden ırak...
Toplu KBS atağı, özellikle tribünlerde yaygın görülen bir rahatsızlıktır...
2. İhmal Sendromu
En ilginç hastalıklardan biri de bu; İhmal Sendromu... İhmal Sendromundan muzdarip hastalar, genellikle sağ parietal lob hasarından dolayı sol taraflarındaki nesnelere dikkat etmezler. Sol taraflarındaki her hangi bir şeyi görmezler onunla ilgili bir davranışta bulunmazlar. Misal ihmal sendromu olan biri saçının sol tarafını tarayamaz, sol tarafına makyaj yapamaz veya sol tarafındaki nesneleri tarif etmenizi söylediğinizde tarif edemez. Bir ev çizdirdiğinizde muhtemelen evin sadece yarısını çizecektir.
Soldakiler normal yeteneksizin, sağdakiler ihmal sendromlu yeteneksizin çizimleri
İhmal Sendromu'na sahip bireylerin genelde sağ parietal yollarında görülen "nerede" temsilinin hasarından sol tarafı ihmal ettikleri görülür. ''Peki sol taraf hasarlanırsa bu sefer de sağ taraf ihmal edilir mi?'' diye sorarsanız (hiç soru sormuyorsunuz bu arada, çok üzülüyorum) genellikle böyle bir şey beklenmez. Çünkü beynimizin sol tarafı görsel işlevlerden çok dil- konuşma becerileriyle donatılmıştır.
Bu teyzenin üstüne çok gidiyorlar. Çiçek çizmekten illallah gelmiştir kesin...
Bu hastalıktan muzdarip birisini sokağa çıkartırsanız sol tarafını etrafa çarpa çarpa ilerleyecek, solundaki kaldırımlara takılacak, solundan gelen araçları görmeyecektir. Sol tarafı ihmal etmek, görmezden gelmek ise bizim memleketin hastalığı olabilir. Kültürel olarak bir ihmal sendromundan muzdarip olabiliriz (Siyaset ve bilim diye konferans yaparsanız beni çağırın gençler. Benden komik muhalif bulamazsınız ha)
3. Hayalet Uzuv Sendromu
Sinirbilimcilerin en çok merak ettiği hastalıklardan biri de budur. Hayalet uzuv sendromuna sahip kişiler bir sebepten el, kol, bacak gibi uzuvlarını kaybettikten sonra dahi o uzuvları varmış gibi hissiyatlara sahip olurlar. Olmayan uzuvları onlara ağrı verir, kaşınır, dokunuluyormuş gibi hissedilir.
İnsanda dokunma, acı, ağrı gibi hisler merkezi sinir sistemi ve alfa sinirleri aracılığıyla Talamus'a ve nokta ağrıları algılayan Somatesensory kortekse gider. Yaşam boyu bu şekilde bir döngü içerisinde gelişir olay. Misal kollarınızdan biri kesilirse beyinde bu döngü devam eder. Yani kolunuz oradaymışçasına ağrı duyar veya kaşınır.
Türk Sineması'nda "hayalet uzuv" üzerine çalışmalar...
Öyle ki, ameliyatla kolu kesilen bir hasta, kesilen kolunun hala varolduğunu ve sürekli kaşındığını söylemiş, gömülen kolu topraktan çıkartılıp kurtları temizlendikten sonra kaşıntısının geçtiğini iddia etmiştir. Bence efsane ama kızları korkutmak istiyorsanız bunu biraz daha süsleyip anlatabilirsiniz. Primine ben kefilim...
Bizim alanın reisi (ve top sakallı değil de benim gibi bıyıklı bilim adamlarından) olan Ramachandran bu hastalığı "Ayna yöntemi" ile çözmüştür. Bir ayna koyup bu aynanın önüne kişinin olan uzvunu yerleştirmiş aynanın yansımasındaki organ ise olmayan organın yerine geçmiştir. Böylece koşullanmış veya öğrenilmiş ağrı ortadan kalkmıştır.
İşte o bıyıklı!
Ayrıca beyinde organ temsilleri, haritaları vardır. Bunların yeri değişebilir. Kolu olmayan ve hayalet uzuv sendromu yaşayan bir bireyin yanağına dokunup ne olduğunu sorarsanız size muhtemelen "parmaklarıma dokunuyorsunuz, elimi tutuyorsunuz" gibi şeyler söyler. Bazı hastalar ayaklarını veya bacaklarını kaybettikten sonra seviştiklerinde olmayan ayaklarını hissettiklerini söylemektedir. Bunun nedeni beyindeki ayak temsilinin genital organ temsil yerinin hemen dibinde olmasıdır. Hazır lafı açılmışken ayak fetişizminin de yine bu nedenden dolayı olduğunu söyleyebiliriz.
Gördüğünüz gibi laf lafı açıyor. Daha Sineztezi adlı meşum rahatsızlığı anlatamadan bana ayrılan sürenin sonuna geldik. Onu da başka zaman anlatırız artık. Siz de bu hastalıklardan muzdarip birini görürseniz telaşlanmayın. Artık ne olduğunu biliyorsunuz. Doyasıya atıp tutabilirsiniz. Çünkü depresyonu, panik atağı artık herkes biliyor, sözeli herkes yapıyor...
Temporal lobu, amygdalası sağlam olmasına rağmen her gönüle girmeye çalışan Arif abimizle bitirelim bu yazımızı da...
(peperuhi Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et