Odin, Thor ve Diğer Taş Gibi Tanrılarıyla: Yeni Başlayanlar İçin İskandinav Mitolojisi...
Birçoğunuz Thor’u izlemiştir yahut bir kulak aşinalığınız vardır. Evet evet, çekicinden elektrik falan atan yakışıklıdan bahsediyorum. En olmadı Vikings dizisine denk gelmişsinizdir bir şekilde. Bu da mı olmadı? Yüzüklerin Efendisi’ne de denk gelmediyseniz daha diyecek bir şeyimiz yok size. Yol yakınken kapatın bu yazıyı. Bunlardan en az birine aşina olup da ‘’Esas olayı ne?’’ diye merak edenler sağdan tek sıra halinde devam etsin...
Okuduysanız eğer Yunan Mitolojisi’nde tanrıların ölümsüzlüğünden bolca bahsederken, işler İskandinav Mitoloji’sinde farklılaşıyor. İki mitolojiyi birbirinden ayıran en büyük fark, İskandinav Mitolojisi’nde tanrıların ölümlü oluşu. İskandinav tanrıları insanlara çok benzemesine rağmen, onlardan çok daha büyük boyutlardaydı. İnsanlar gibi bir yaşam sürdürürlerdi. Yer, içer, sıçar, uyur falan. Tanrılar ne oluyor da ölüyor derseniz, ‘’tanrılar Idunn’un (gençlik tanrıçası) elmaları sayesinde Ragnarok’a (kıyamet) kadar yaşarlardı’’ derim. Ne diyorsun lan derseniz de bunları daha detaylı açıklayacağımı belirtmek isterim. Sövmeyin hemen.
Öncelik olarak İskandinav Mitolojisi’nde dünyanın nasıl oluştuğuna bakalım, ardından da üzerine tanrıları kondurup bahsederiz ufak ufak.
Dünya’nın tarifi
Dünya henüz yaratılmadan önce Ginnungagap adında bir uçurum vardı. (Yunan Mitolojisi’ndeki adı ise Kaos’tur.) Bu Ginnungagap’ın kuzeyinde kalan yer ise Niflheim. Niflheim böyle karanlık, soğuk, sisli, puslu rezil bir yer. Niflheim’in sınırlarını aşıp, dışarı zehir ve tuz taşıyan donmuş 11 adet nehir vardı. Bunu bi tutalım aklımızda, güneye incez çünkü şimdi.
Ginnungagap’ın güneyinde ise Nifleheim’e inat, korkunç sıcaklarla alev alev bir halde olan Muspelheim var. Hani o kadar sıcak ki kıvılcımlar falan havalarda uçuşuyo. Adanalı yaşasa o dönem net vururdu diyarı. Neyse bu kıvılcımlar sen git Ginnungagap’ı aş, Niflheim’e git, ordaki donan nehirleri erit… Böyle felaket gibi yazdım ama eriyen nehirlerden formlar ilk orda oluşmaya başladı. En nihayetinde hem dişi hem de erkek olan, soy ağacının en tepesinde yer edinecek iki yaratıktan birincisi Ymir oluştu. Bütün diyarlarda oluşacak varlıkların dedesinden biri olan Ymir’in terinden (malum hava sıcak, deodorant icadı henüz gerçekleşmemiş) ise Devlerin türeyeceği kadın/erkek devler oluştu.
Eriyen damlalardan Ymir oluştu dedik ya hani, hava sıcaklığının devamı sebebi ile bu sirkülasyon devam etti ve ilkel formda bir inek oluştu. İneğin adı Audhumla. Yukarda "soy ağacının en tepesinde yer edinecek iki yaratıktan birincisi Ymir’’ yazmıştık ya, ikinicisi de bu inek Audhumla işte. Ymir karnını doyurmak için Audhumla’nın sütünden faydalandı (vejeteryan sanırız). İnek ne yiyo peki derseniz, inek nehir civarındaki tuzları yalıyo falan. Öyle bir yalamış ki o tuz bloklarını Audhumla, aşındıra aşındıra bi erkek bulmuş. O kişi de Buri yani tanrıların atası. Buri’nin oğlu Borr ise Ymir’in soyundan gelen Bestla ile evlendi. Bu evliliğin ardından Bestla ilk tanrılar ilan edilen Odin, Vili ve Ve’yi doğurdu.
(Yine mi güzeliz, yine mi çiçek #tbt #brotherhood)
Midgard (Diyarlardan biri)
Bu ne ola ki şimdi? Tanrıların ilk yarattığı yerlerden biri Midgard. Yani ölüler diyarı. Bunun sebebi ise sürekli büyüyen, devleşen Ymir’i bir tehdit olarak öngörmelerinden kaynaklı. Midgard’ın oluşumu da Ymir’in öldürülmesi ile gerçekleşmişti hatta. Ymir’e saldıran tanrılar, Ymir’in üzerinde öyle derin yaralar açtılar ki, yaralardan çıkan kan diyarlarda sellere sebep oldu. Selleri avantaja çevirmek isteyen tanrılar, devleri o sellerin içine atıp, onlardan da kurtulmak istediler. Sadece devlerden Belgelmir ve karısı saklanarak bu katliamdan kaçabildiler. Tanrılar ve devlerin daha sonra üremesiyle oluşacak savaşın temelleri tamamen bu noktada atıldı. Bir sonraki partta Midgard ile alakalı bir şeyler daha yazacağım. Okuduk bitti diyip hafızayı resetlemeyin hemen.
(Spoiler*** Ya şu Ymir’in kafayı çatlatmadan öldüreydik. Su sızcak şimdi.)
İnsanlar
Tanrılar boş durmadı ve müteahhitliğe de soyundular. Yaratacak oldukları insanların öncelikle barınacağı alanları inşa ettiler. Duble yollar yaptılar. Paralı köprüler de cabası. Sıra geldi insanlara. Tanrılar bunun için iki adet ağaç seçtiler ve bu iki ağacı insana çevirdiler. Odin onlara can ve nefes verdi. Vili akıl, hareket kabiliyeti ve duygu. Ve ise beş duyuyu ve dış görünüşü bahşetti. Kadına Embla (sarmaşık), erkeğe ise Askr (kül ağacı) dediler. Şey gibi oldu bu cümle de ‘’sevişti bir bakir ile bakire, erkeğe milli dediler kadına fahişe.’’ Cemal Süreya’yı da saygıyla anıyoruz…
Böylece kadın ve erkekten oluşan formlar lüks rezidanslarında yaşamaya başladılar. Midgard’ın üzerinde de yaşayanların yaratılması ardından ise tanrıların diyarı olan Asgard yaratıldı. Midgard’a geri döneceğim dedimdi ve döndüm. Midgard’ın yapımında (zemin heralde sağlam olsun, depreme dayanıklı olsun diye) tanrılar Ymir’in parçalarını kullandılar. Ymir’in deri ve kaslarından toprak, kanından su (deniz, okyanus, nehir falan), kemiklerinden ve dişlerinden dağları taşları, saçlarından ağaçları, beyninden bulutları, kafatasından ise gökyüzünü yarattılar. Sonra baktılar projede bir açık var ve ‘’ulan bu kafatası nasıl burada duracak böyle havada’’ dediler. Odin de gitti o kafatasını tutmaları ve Midgard’ı korumaları için 4 adet cüce yarattı. Bu 4 adet mini mini cücenin isimleri ise Austri (doğu), Vestri (batı), Nordri (kuzey) ve Sudri (güney) idi. Cüceler tabii yemin etti ‘’nolursa olsun biz koruycaz başganım burayı’’ diye…
(Gördünüz malzemeler bunlar. Siz de artık kendi dünyanızı kolayca yaratabilirsiniz...)
(Biraz da perspektif ve vizyon kattık mı, mis gibi hizmetkar olcak bunlar he…)
Gel gelelim ki diyarlar sadece Muspelheim, Niflheim ve Mannaheim (Midgard bu diyarda)’den ibaret değil. Toplamda 9 taneler. Ek olarak;
Helheim (Karanlığın ve acıların diyarı)
Jotunheim (Devlerin yaşadığı dağlık diyar)
Asaheim (Asa tanrılarının yaşadığı diyar)
Vanaheim (Vane tanrılarının yaşadığı diyar)
Alfaheim (Beyaz alflerin -elflerin- yaşadığı diyar)
Svartalfaheim (Siyah alflerin –kara elflerin yaşadığı diyar. Cüceler de sevdaya dahil.)
Hepsinin oluşumuna girersek sabahlarız arkadaşlar hepimiz. Başlı başına oluşum sürecini idrak edelim diye (edemedik) temellerden girdim ama hepsini ben toparlayacağım şimdi bir ağaç üzerinde. Konu hala ilginizi çekiyor ise de, yine üşenmezsek cücelere, elflere falan gireriz. Diyar diyar gezeriz.
Ta ta ta taaa. Karşınızda Yggdrasil. Dünya Ağacı yahut Kader Ağacı da deniyor. Evreni birbirine bağlayan ağaç olarak nitelendirilmekte kendisi. Bir diğer değişle ise Odin’in darağacı tabirleri de sıkça karşılaştığımız terimlerden. 9 diyarı kökleri ve dalları ile birbirine tutan evren temsil etmekte. İskandinav Mitolojisi için önemli bir yer arz eden bu ağaç, kültürünüze kültür katsın.
Yggdrasill ağacının gövdesi dünyayı eksen boyunca takip eder ve gök-yer ayrımını yapar. Yeryüzünde yaşanan asıl dünyayı yani bereketi ve yaşamı temsil eder. Buna da ‘’birinci dünya’’ diyoruz. Ağacın 3 ana kökü ise diğer dünyadır. Köklerde yılan ve ejderhalar vardır. Yani haliyle kötülüğü temsil ettiği aşikar. Görseldeki 4 geyik (görselde geyik yok bu arada, normalde var ama) yönleri temsil eder. Yani Yggdrasil de bütün bu oluşumu ayakta tutmak için bir savaş vermekte. Orasını yılan yiyo, burasını bilmem ne kemiriyo…
Bunu burada sonlandırıp, en önemli sayılan tanrılara değinmek istiyorum. İskandinav falan dendi mi hemen yapıştırın. ‘’Kim İskandinav Mitolojisi konuşcak ya’’ demekte çok haklısınız, siz açıverin amk konuyu. Gelelim tanrılara…
1. Odin
Baş tanrımız bu işte. Savaş, şiir,ölüm ve bilgelik tanrısı olarak anılır. Bir çok karmaşık hikayenin baş kahramanıdır. Zaten yukarılarda az çok dünya konusundaki katkısını okuduk. Kimin evladı falan filan. O yüzden oraları çok deşmiyorum tekrardan. Sadece ufak eklemeler yapacağı. Odin her kapısından 960 savaşçının geçebileceği 640 kapılı bir sarayı yapmış. Valhalla adı da. Burada, Hlidskjalf (eyjafjallajökull gibi bir kelime evet) isimli tahtında oturduğunda 9 dünyayı da rahatça dikizleyebiliyor.
Sağında ve solunda kurtları Geri ve Freki vardır. Yanı başında ise iki kuzgunu Huginn ve Muminn bulunur. Kuzgunlar her gün etrafı dolaşır ve Odin’e ispiyonculuk yapar. Odin’in mızrağına gelirsek… Yggdrasil’in kutsal külünden yaptığı, üzerinde büyülerin yazdığı Gungnir isimli bir mızraktır. En büyük skill’i hedef ıskalamamasıdır. Tasvirler genelde bunlar. Heykel meykel görürseniz kolayca şapabilin. Odin’in bir de atı var. Bu ata Loki kısmında girişeceğim.
Ps: Vikings izleyenleriniz daha çok bilir Valhalla’yı. Bu saray/salon tarzındaki yere huzurlu şekilde ölenler giremez. Savaşta acı çekerek ölenlerin kabul gördüğü yerdir. O yüzden Vikings tayfa acı çekerken hep gülümsediler.
Odin’in en büyük fiziksel özelliği ise tek gözünün olmaması. Koskoca tanrı nasıl gözünü çıkardı, hemen anlatayım. Yggdrasil’in kökleri ardında bir bilgelik kuyusu var ve Odin bu kuyudan su içmek ister. Kuyunun koruyucusu Mimir ise karşı çıkar. Odin ise atarlanmak yerine ‘’ben bu sudan içmek için tek gözümü veririm lan’’ der ve tek gözünü çıkarıp kuyuya atar. Mimir’de napsın tamam demiş ve sudan vermiş. Gözü de alsın g.tüne soksun yani, napacaksa…
Bir başkasında ise Odin isim değiştirerek kendini farklı varyasyonlarda tanıtmıştır. İsimlerinden biri ise WODEN’dir. Günümüzde kullanılan çarşambanın (Wednesday) isim babası olmuştur.
2. Thor
Odin ve Frigga’nın (Jorn diye bir hatundan da bahsediliyor. Annesi belirsiz..) Thor adında bir oğlu vardır ve Odin’den sonraki en en en güçlü tanrı Thor olacaktır. Marvel’den bilirsiniz zaten. Sinemasına gitmişsinizdir belki. ‘’Şimşeğin Tanrısı’’ denir ona çünkü elinde şimşekler çaktıran, yağmurlar yağdıran bir çekici (Mjöllnir) vardır. Sahip olduğu bir diğer en önemli nesne de altın kemerdir. Altın kemeri taktığı an gücü ikiye katlanır. İki keçi tarafından çekilen arabası ile yer yüzü ve gökyüzünde ulaşımını sağlardı. (Vay len uçan keçiler, şimşek saçan çekiç falan… mis gibi hayat)
Altın saçlı tanrıça diye bahsedilen ‘’Sif’’ ile evlidir. Loki ise Sif’in onunla evlenmesini ister. Sif bunu kabul etmez ve Loki bir gece Sif uyurken onun altın saçlarını keser. Sif sabah uyandığında tüm çekiciliğini kaybetmiştir. Thor ise Sif’i boşamak yerine onun intikamını almak için Loki’ye meydan okur. Tanrılar da ölümlü dedik ya, Loki'nin g.tü bi üç buçuk atar, çok zür diler ve madencilerden Sif’e yeni altın saç yapmasını ister. Yeni saçlarıyla daha da çekici olan (altın saç lakabı bu olaydan sonra gelmiş deniyor.) Sif, Thor ile o gece ateşli dakikalar yaşar ve Thrud adlı bir kızları, Lorride isimli bir oğulları olur.
Thor’un başının sürekli boka batmasının sebeplerinin başında Loki’nin saçtığı belalar gelir. Devler bir yandan Loki bir yandan, Thor’un hayatının ağzına sıçarlar.
Babası Odin gibi kendisi de haftanın bir gününü isimlendirir. Thor’s Day yani Thursday. Perşembe.
3. Loki
Loki maalesef ki kötülük tanrısı olarak mitolojide yer almakta. İskandinav tanrılarının savaşıp yendiği, Buz Devleri’nden biri hatta kendisi. Babası farbauti, annesi ise Laufey’dir. Savaş esnasında Buz Devleri’ne ihanet ederek, Aesir Tanrıları’na bilgi sızdırmıştır. Bu hareket ile Odin’in kan kardeşi olmaya hak kazanmıştır. He öyle heralde ellerini bir şeyle kesip, birbirlerine sürttürdüler. Bilemiyorum.
Loki karmaşık bir karaktere sahip demektense bipolar demeyi daha uygun görüyorum. Çünkü bir yandan da Aesir Tanrıları’na oyunlar oynayarak onları çileden çıkarmayı seviyor. Hatta yaptığı çok adi bir hareket var onu anlatayım. Kör tanrı Hod’u kandırarak, Odin’in oğlu Baldr’in ölümüne sebep olmuş şerefsiz. (Aşağıda anlatcam olayı, aşırı acayip ve zekice) Bu hareketi yüzünden de Odin kan kardeş olayını sonlandırmış ve Loki’yi dünyanın derinliklerindeli bir mağaraya hapsetmiştir. Ragnarok’a kadar işkenceli bir hüküm sürecektir.
Var bi götlük zira. Neyse, Angrboda ile evliliğinden Jormungandr, Fenris/Fenrir veHel adında çocukları vardır. Sigyn ile olan evliliğinden ise Narfi ve Vali adlı çocuklara sahiptir.
4. Tyr
Kendisinden bu zamana kadar bahsetmedik ama Tyr de önemli bir tanrı İskandinav Mitolojisi’nde. Tyr de Thor gibi Odin’in oğlu ve bir savaş-adalet tanrısıdır. Vikingler zamanında savaşçılar savaşa girmeden önce silahları üzerine, Tyr’in sembolü olan yukarı bakan ok işareti çizerlerdi. Babasının teki gözü yok demiştik ama Tyr’in de tek kolu yok mesela. Ailecek bir acayip bunlar. Uzuvlarına asla sahip çıkamıyorlar. Kolunu bir rivayete göre şöyle kaybetmiştir; kurt Fenrir, Ragnaok’da Odin’i öldürecektir. Bu nedenle Tyr dev kurdu zincire vurur ve canavar kurt onun kolunu koparır. (Feda ettiği de kehanetler arasında. Kesin etmiştir ha. Babası kılıklı). Yunan Mitolojisi’ndeki Ares tam olarak Tyr’in karşılığıdır (Yani savaş konusunda. Yoksa Ares’in uzuvları tam canım)
5. Freyja
Azıcık da tanrıça yazalım yahu. Freyja ise aşkın ve cinselliğin tanrıçasıdır. (Evet Afrodit gibi gibi). Büyü yapmayı sever kendisi ve onun büyülerine Seidh ismi verilir. Seidh yapıldığı an, Freyja değişir ve daha da güzelleşir. Bütün kadınların imrendiği ve bütün erkeklerin düşlerini +18 yönde süsleyen bu tanrıça aynı zamanda bereketi de temsil eder. İki gri kedinin çektiği araba ile ulaşımını sağlar (bazı kaynaklar şahin kılığına girip uçtuğundan da bahseder). Kendisi deniz tanrısı Njord’un kızı ve Freyr’in kız kardeşidir. Odin ve Frejya’yı birbirine bağlayan önemli unsurlardan biri de kahramanca ölen ölülerdir. Savaş sonunda ganimet peşinde değil de ceset peşine düşerler ve ölüleri bölüşürler.
(Kedileri maviliklere sürerken.)
6. Baldr
Tanrıların en minnoşu, en merhametlisi, safı, akıllısıdır Baldr. Odin ve Frigg’in oğlu, Nanna’nın kocası ve Forseti’nin babasıdır. Bütün bu iyi yönlü özellikleri sebebiyle kalplerde taht kursa da, kodumun Loki’si kıskanmıştır onu hep.
Yakışıklı tanrı Baldr bir gün kötü rüyalar görmeye başlar ve rüyalar ısrarla tekrar eder. "Bu olay hayra alemet değil lan" diyerek hemen kuzu kuzu annesinin yanına gider. Annesi Frigg ile rüyalarıyla alakalı konuşurlar. Annesi bütün yaratıkları, tanrıları toplar ve Baldr’a sadık kalacaklarına, ona zarar vermeyeceklerine dair yemin ettirir. Hepsi de sağolsun eder.
Gerçekten de bütün tanrılar artık zarar vermek istese de veremez haldedirler. Hatta bütün tanrılar ellerindeki mızrakları Baldr’a atmalarına rağmen ona hiçbir şey olmamaktadır bu yemin sayesinde.
Loki piçi durmaz tabii gider kılık değiştirerek Frigg’in yanında biter ve ona Baldr’a zarar verebilecek şeyleri sorar. Frigg ise salak gibi karşısında kılık değiştirerek masum ve ufak bir halde duran Loki’ye Valhalla dışındaki ökseotundan bahseder. Loki bunu koparır getirir ve bir mızrağın ucuna sarar. Kör tanrı Hod’u bulur ve diğer tanrılar gibi Baldr’a mızrak fırlatmasını ister. Hod ucundaki ökseotunu görmediği için mızrağı atar ve Baldr’ın ölümüne sebep olur…
(Mervously Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et