Her Tatil Dönüşü 'Benim ne işim var lan bu şehirde?' Diyenler İçin: Kırsalda Hayatta Kalma Rehberi
Herkes tatilden döndü ve işbaşı yaptıysa, geleneksel “Aslında en güzeli alacaksın şöyle Ege'de 2-3 dönüm arazi, içinde tek katlı bi ev, ekeceksin sebzeni meyveni” planlarının başlama zamanı da gelmiş demektir. Köy hayatını deniz kenarında, taş evde, doğal ürünler ile beslenerek, 4 mevsimi bahar olarak yaşayacağını sanan her beyaz yakalının bu konuda bilmesi gerekenleri toparladık.
1. Eklem bacaklılara dikkat edin
Şehrin göbeğindeki modern evlerinizde hamam böceği, tahtakurusu gibi zararsız garibanları gördüğünüzde çığlığı basıp, yüzünüzü ekşitip, bir arkadaşınızdan onu atması için yardım istiyorsanız, kırsal hayata alışmanız için onlarla daha iyi geçinmenizi öneriyoruz. Özellikle de “Hayır hayır öldürme yazık! Terlikle vurup bayılt ve dışarı at. Ama canı yanmasın.” gibi şuursuz isteklere gark olmanızı sağlayacak kadar tedirgin bir yufka yürekliyseniz, kırsalda işiniz hayli zor. Zira orada karşılaşacağınız böcekler bunlardan çok daha taşaklı olacak.
Akrep, örümcek, çıyan, danaburnu gibi gördüğünüzde imana getiren böcekler ile birlikte yaşamaya hazırlıklı olmanız şart. Zira bunlar derinize sinek ilacı sıkarak bölgenizden uzat tutabileceğiniz yaratıklar değiller. Size yemin ederiz bazı akrepler kafanız kadar. Hadi, yaklaşsana terlikle ezmek için. İçimiz resmen bir fena oldu. Dua edin de siz uyurken gelip soksun. En azından daha az korkarsınız.
Ve unutmayın: Aracnafobia örümcek fobisidir
2. Ecza dolabınızı fulleyin
Sağlık mühim. E siz de kırsala taşınacağınız için, doktor, eczane, hemşire, hatta suratsız hasta bakıcıya bile hasret olacaksınız. Onun için evde aklınıza bile gelmeyecek hastalıklara ve 1. maddede saydığımız börtü böceğin ısırmalarına karşı kullanılabilecek ilaçlar bulundurun.
İlaç dolabınızda özellikle alerji, açık yara, mide, tansiyon ve akıl sağlığı için gereken birkaç çeşit ilaç muhakkak bulunmalı. Unutmayın; orada bol bol yalnız kalacaksınız. Özellikle kışları zor, uzun ve yalnız geçebileceği için alkole abanmanız mümkün. Saydığımız ilaçlar derdinize deva olacaktır.
Şu kadar ilaç bulundursanız yeter, çok da abartmayın...
3. Doğayı irdeleyin
Bütün sene “Doğal beslenme” merakınız ile arkadaşlarınızı darladıysanız, taşındıktan sonra özellikle inek memesi, tavuk poposu ve elbette meyve-sebze için toprağı irdelemeniz gerekecek. Teoride ve margarin reklamlarında ineğin memesini tutup, aşağı doğru sıkarak tazecik sütü bir kovaya dolduruyorsunuz. Çok doğru. Fakat pratikte bu bilgi işinize yaramayacak. Öncelikle hayatınız boyunca kaç inek gördüğünüzü ve ona ne kadar yakın davrandığınızı düşünün. Hayvan kocaman, heybetli. Hemen sizi altına alıp, süt dolu bereketli memelerini size teslim edip “Sağ beni asi şey!” demeyecektir. Muhtemelen yanlış sıkıp canını yakacak ve tepiği yiyeceksiniz. O yüzden o işi önce bilen birileriyle birlikte yapın, sonra yavaş yavaş işte siz de...
Tavuktan yumurta toplamak daha kolay olacaktır. Tavuk pek ses çıkarmadığından onun için de kolaymış gibi gözükse de, zor bizce. Çok da şey... Kabukluyken yıkamakta fayda var. Hem yumurtayı, hem elleri. Duş alın. Meyve sebze kolay. Yalnız gider gitmez yetiştireceğiniz sebzelerin fidelerini dikmeyi ihmal etmeyin. Market alışverişi değil, olgunlaşması zaman alıyor. Meyveye sebzeye abanıp, hayvanları rahat bırakın. Soya yetiştirin soya. Soya sütü içersiniz. Hahaha teyallam. Evde avokado yetiştirmeye çalışan kekolar geldi aklıma.
4. Parayı kırtasiyeye yatırın
Eğer yalnız taşındıysanız kitaplar, resim yapma setleri, boyama kitapları hatta oyun hamuru bile şahane zaman geçirmenizi sağlayabilir. “PS4 var ben yea!” diyen ibişler olabilir. Elektrikler kesilsin de o zaman konuş bakalım gevşek gevşek. Eşek sıpası! Orada sabahlara kadar PS4 oynayacaksan gitme zaten hiç. İnşallah kofranı eşekler kemirir de karanlıklara gark olursun.
Neyse, orada yalnız kaldığınız zamanlarda çayıra, bayıra yatarak kitap okumanın zevkini yaşayın istiyoruz. Şehir hayatının ket vurduğu resim, fotoğrafçılık gibi hobilerinize bol bol zaman ayırabilirsiniz. Hele şahane manzarası olan bir yere taşındıysanız. Ay hatta yaptığınız resim, heykel ve elişi ürünleri yakınlardaki pazarda satabilirsiniz. Ne tatlııı. Hiçbir beceriniz yoksa ekmek mekmek yapın, patates haşlayın onları satın. Belki ortamda birkaç arkadaş edinir, akşam tavla atarsınız.
Şuraya da bir masa ve okey için 3 kişi daha çizelim
5. Stoğunu da beni de yakma
Tazecik taşınmanın heyecanından tarlalarda çıplak koşmuş, vurulmamış, elin yel değirmenine saldırmış, ineğinin adını Rosinante koymuş olabilirsin. Yap, sana yapma demiyoruz. Yapmaman gereken tek şey eve doldurduğun abur cubur, yiyecek ve içecek stoğunu ilk birkaç haftadan patlatmak. Orası “Bakkaldan iki ekmek, 3 marbolo, 4 cips, 8 çikonat kap gel” diyebileceğin bir yer olmayacak. Evlere servis olacağını da hiç sanmıyoruz.
Hadi en yakın bakkal bisikletle 10 dakika mesafede diyelim. Hiç mi üşenmeyeceksin? Sen ki mutfaktan su almaya kalkmayan insandın. Hiç mi ağlamayacaksın? İşte bu yüzden sen pirincini, buğdayını, çikolatanı, içeceğini falan en başından zulala ve ihtiyacın olmadıkça kurcalama. Bol oksijen, fazla hareket insanı acıktırır. Yapma. Başaracaksın.
6. Telsiz is the new black
Şehirde yaşarken internet hızından şikayet ediyorsan, kırsala taşınmadan önce iyice düşün. Zira doğa ile iç içe bir yere gidiyorsan, internetin yavaşlığını ve çoğu zaman doğru dürüst çalışmamasını iliklerine kadar hissedeceksin. Öyle gördüğün her yeni şeyin fotoğrafını çekip anında Instagram’a koyamayacak, gereksiz Whatsapp geyikleri yapamayacaksın. Bazen telefon ekranında tek çubuk yakalamak için bile mis gibi dağ havası alman gerekecek
İşte bu be! İşte bu!
Sen en iyisi giderken yanında bol bol DVD götür. Netflix’in orada işe yarayacağını da sanmıyoruz. Ha ama canın illa muhabet çekerse telsiz diye bir şey var. “Arkadaş arıyorum arkadaş” zamanlarına geri götürecek, hem nostaljiye doyacak, hem de muhtemelen jandarmayla eşsiz sohbetlere dalacaksın. Ki en iyi dostluklar da böyle başlamaz mı? Etrafta yaşayan yerlilerle dostluk kurduysan, sana walkie talkie tavsiye ederiz. Biri sende, diğeri her gün başka bir komşuda durabilir. Tabii bunun için oranın yerlileri ile yakınlık kurman şart. Hele bir de senin gibi yeni taşınmış başka şuursuzlar da varsa, parti başlasın.
7. Eşrafla iletişim kur, eşraf ol
Huyunu suyunu bilmediğin yerlerde senin hayatını oranın yerlileri kurtaracak. İşte o yüzden bilmiş kişiliğinden sıyrılıp, her şeye şaşıran, öğrenmeye ve sevgiye aç bir kimliğe bürün. En yakın bakkal, internet kafe çalışanı, gözlemeci, pazarcılar ve hatta onların çocukları senin ailen olmalı. Kendini sevdirirsen karşılığında göreceğin kıyaklar hayatını hem çekilir kılacak, hem de ortama alışmanı sağlayacaktır.
Bazı şeyleri de göze alacaksın artık...
Eşrafla aran iyi olduğu sürece yaz kış gelip gidenine de, alacağın alkole, ete süte de karışan olmaz. Gerektiğinde (üşendiğinde) çocukları pazara bile yollayabilirsin. Tabii senin de onlara yapacağın tatlı kıyaklar sayesinde. Karpuz mu yetiştirdin paylaş, arkadaşın mı geldi tanıştır, tavuk mu yumurtladı ver bir tane. Güzel bir ortam kurmayı başarırsan ve denize falan da yakınsan davetini bekleriz. Biz de dönüşte fotoğraflarını falan Instagrama yükleriz. Çünkü büyük kıyak.
(Kamuran Hardcore Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et