İlk Kez Eve Çıkan Öğrenciler İçin: Mahalle Bakkalına Dozunda Yaltaklanma ve Veresiye Konusunu Bağlama Rehberi
Onlar, mahalle kültürünün vazgeçilmez elemanları. Temel gıdalara, acil tütün ve alkole ihtiyaç duyduğumuzda başvurduğumuz en yakın dostlarımız. Muhabbetiyle en asosyalimizi bile birazcık olsun sosyalleştiren yegane insanlar ve onlar, sattıkları her ürünle bize tatlı tatlı geçirenler. Ne onlarla ne onlarsız… Kalplerini fethetmek ve ihtiyaç anında veresiye yapmalarıı sağlamak için yapmamız gerekenlere göz atalım istedik. Özellikle bu sene ilk kez eve çıkacak üniversite öğrencileri falan varsa aranızda iyi çalışsın bunlara...
1. Kapının üzerindeki TV ve dostluğa giriş
Her gün en az 15 saati dükkanda geçiren bakkalarımız, bu dünyada TV’ye herkesten daha çok ihtiyaç duyarlar. Onlar için TV koltukta oturup elma eşliğinde salaklaşacakları bir araç değil, bir ihtiyaçtır.
37 ekran tüplü tv sektörü hala ayaktaysa bu adamların yüzü suyu hürmetine
Misal, 3 buçuk kilo siyah zeytin istedin diyelim. Gözlerini tavana astığı TV’den ayırmadan mükemmel ölçüyü yakalayacak yeteneğe sahiptir. “Neden 3 buçuk kilo?” diye sorgulamaz. Biz olsak sorgularız mesela. “Tek başına oturan üniversite öğrencisi b kadar zeytini ne yapacak?” diye düşünürüz. Size karşı soğuruz. Ama onlar aradaki doktor-hasta ilişkisini hassasiyetle korurlar. O halde sizin de hassas konudan yakalama vaktiniz gelmiştir artık.
Ne izliyorsa bir süre siz de gözünüzü TV’ye sabitleyin ve olabilecek en düz yorumu yapın. “Of abi ben de izliyorum bunu. Çok iyi.” falan diyerek ortak zevkler yaratmaya çalışın. Ilk gün sizi fazla sallamayacaktır. Ona günlük tatlı sürprizler yapın ve gün aşırı uğrayarak, Google’da araştırmasını yaptığınız program hakkında ufak muhabbetler açın. Zaman her şeyin çaresidir. Bir süre sonra o programı ve nicelerini birlikte çekirdek çitleyerek izleyeceksiniz. Uzun süre avucunda tuttuğundan terle karışarak daha da tuzlanmış o bedava çekirdeğin keyfine varın.
2. Sizden sonra gelen müşteriye sıranızı verin
Bu hareket hem müşterinin gözünde kahraman olmanızı sağlayacak, hem de bakkalınızın gözünde “Vay be! Acele acele alıp gitmek istemedi. Burada olmak hoşuna gidiyor demek ki” izlenimi yaratacaktır. 3-4 müşteriye kadar bunu yapabilirsiniz. Fazlası bakkalınızın aklına “Sapık mı lan acaba?” sorusunu düşürebilir.
- Sen? Hayırdır?
Ha, bu sıra verme olayını elbette 5 dakika içerisinde üst üste gelen müşterilere uygulayın. 45 dakika bekleyip sonra sıranızı verirseniz bizim kafamızda da “Sapık galiba” izlenimi oluşturursunuz. Adamın sizi dükkandan kovması çok mümkün. Ha, kovmuyorsa onun da “sapık galiba” olduğundan şüphe edebiliriz.
Bu arada yeni gelen müşteri sizden daha manyak çıkabilir, sırasını beklemek istediğinde ısrar edebilir. Onun da sapık olduğundan evhamlanabiliriz. 2-3 kere daha ısrar edin fakat üzerine gitmeyin. Kibarlığı elden bırakmayın, asabiyet yapmayın. Yarın tekrar denemeniz için hiçbir engel yok. Başkalarının sizin arkanızda “manyağa bak” demesi yerine, sizin onlar için söylenmenizi tercih ederiz. Bakkalınız da sizi onaylar ve insanların manyaklığından bahsetmeye başlarsanız deymesinler keyfinize. Işte insanların arkasından atıp tutmak sayesinde ortak bir noktanız daha oluştu.
3. Rafların düzenini ezberleyin
Her mahalle bakkalına günde yüzlerce o mahalleden olmayan, sıradan, gelip geçici müşteriler gelir. Özel olduğunuzu, başkalarına benzemediğinizi hissettirmek için, bakkalınıza yardımdan çekinmeyin. Misal siz dükkandayken içeriye iki müşteri girdi. Hepsi de çok önemli bir yerlere yetişecekmiş gibi sabırsız. “Hallettim abi!” diyerek derhal devreye girin. Kıymetliniz bir müşteri ile ilgilenirken, diğerinin isteğini sorun ve daha önceden yerlerini öğrendiğiniz raflardan ihtiyaç duyulan ürünü getirip verin.
Bu konuda rafların düzenini ezberlemek gerçekten çok mühim. Yardım etmeye kalkıp “Abi süt neredeydi? Babuş un hangi rafta? Bebe bisküvisi satıyor muyuz? Cipsler dışarıda mı?” gibi sorular soracağınıza hiç yardım etmeyin daha iyi. Adamın sırtına ekstra yük bindirdiniz. Oranın çocuğu olmaktan uzak, resmen bir belasınız. Adam işini mi yapsın, TV mi izlesin, sorana yol mu tarif etsin, size mi cevap versin? Çık git lan bu dükkandan! Şimdiye kadar suratınıza çok net bakmadıysa bir şansınız daha var. Ertesi gün saçları boyayıp, ufak tıraş ve makyaj hileleri ile en baştan başlayabilirsiniz. Unutmayın, güven emek ister.
- Bak şöyle s.tr git...
4. Memleket ganimetlerinizi paylaşın
Şimdiye kadar söylediklerimizi düzgün bir şekilde yerine getirdiyseniz, en can alıcı kısma geldik. Eğer memleketiniz yiyeceği, içeceğiyle ünlü bir yerse (ki öyle olmayan memleket mi var?) yaşadınız. Onu kalbinden yakalamaya hazırsınız. Misal memleketiniz Kars diyelim. Paraya kıyıp 1 kilo kaşar sipariş verin. Paket gelir gelmez, yarısını kesip hemen bakkalınıza koşun. “Abi babamlar memleketten kaşar yollamış, sen de tat istedim. Sonuçta işin erbabısın. Hem boğazımdan geçmedi.” diyerek ikramda bulunun. Ona yapacağınız bu karşılıksız ikram çok hoşuna gidecektir.
Yalnız bakkallar hassas insanlardır. Mevzuya yanlış girerek “Senin kaşarlar dandik. Bak hası burada.” izlenimi yaratmaktan kaçının. “Abi seversen daha getirtiriz ayıpsın.” diyerek dostluğunuzu pekiştirebilirsiniz. Heyecanınızın bokunu çıkarıp yanına şarap falan açmaya çalışmayın. Dayak yiyebilirsiniz. Ama yanında da mükemmel gidiyor be. Siz yine de onu evde kız/erkek arkadaşınızla yaşayacağınız romantik bir geyece saklayın.
5. Davetlere icabet edin
Özellikle öğle vakti bakkala gitmek incelik ister. Saat 12 gibi siz yeni uyanmış olabilirsiniz, ama onlar muhtemelen öğle yemeği yiyorlardır. Memleket ganimetlerini sunduğunuzdan kelli, artık öğle yemeğine buyur edilmeye de hak kazandınız demektir. 1-2 kere “Abi tokum sağol” diye yemeği bölüp ihtiyaçlarınızı alıp gittiyseniz, artık üçüncü sefer reddetmek güven sarsıcı olabilir, onların yemeklerine burun kıvırıyor durumuna düşürebilir.
- Adam bunda menemen yaptı sana!
Bir pintik de olsa ekmeğin köşesini ne piştiyse suyuna bandırmakta fayda var. sonra git yine evinde salçalı makarna mı yiyosun hazır çorba mı içiyosun ne yiyosan ye. Aşırı iltifattan kaçınma. Başka yerde samimiyetsizlik olarak görülebilse de, aşırı iltifat bu durumda hiç de o kadar aşırı sayılmaz. Neticede adam orada piknik tüpünde krallara layık yemek yapmış, dükkan bayram günü kokuyor. Hayvanlık edip yemeğe abanmadığınız sürece artık ailenin bir parçasısınız. Tebrikler. Artık veresiyeye hak kazandınız. Ama bokunu da çıkarmayın. Bakkalınızın çirkin yüzünü görmek istemezsiniz. İnanın bana...
(Kamuran Hardcore Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et