Dedikodu Yaparak Amerikan Başkanı’nı Deviren Kadınla Tanışın: Gaslit
Gaslit, tuhaf ismi, beş yıldızlı kadrosu ve ilginç hikayesiyle yayına başladı. Sadece 8 bölüm sürecek bu kısa maceranın henüz ilk virajlarındayız, ancak şimdiden “bu dizi çok ödül alır” iddialarında bahisler açıldı. Her ne kadar izlerken tanımakta zorlanacak olsanız da Sean Penn ve Julia Roberts’ı buluşturan dizi ayrıca, Dan Stevens, Betty Gilpin ve Shea Whingham ile elini güçlendiriyor. Mr Robot ve Homecoming ile aynı imzaların eseri olan Gaslit’te yönetmen koltuğuna Matt Ross oturuyor.
Gıdılı olan Sean Penn
Bizi hızla 70’li yıllara ışınlayan mükemmel sanat yönetmenliği ve Sean Penn’i ağır yaşamlara transfer eden plastik makyajı, dizinin entrika dolu çıkmazlarına girmeden evvel bir alkışı hak ediyor. Üstelik politik bir dizi olduğu için sıkıcı olduğunu da sanmayın, Mad Men’i andıran mizah anlayışı dizinin kanına işlemiş. Olmadık yerde zekice bir espriyle kendinizi hikayeye kaptırıyorsunuz. Bunun yanında, dizinin gerçek bir hikayeden uyarlanması da ilgi çekiciliği artırıyor. Kısacası, 8 bölüm deyip geçmeyin, Gaslit sezonun hitlerinden biri olacak şimdiden bu diziyi izleme listenize alın.
Sıradan Bir Kadın, Amerikan Başkanı Nixon’ı Nasıl Devirdi? Hollywood’un anlatmaktan usanmadığı Beyaz Saray skandalı Watergate (Hani başkan Nixon’ın demokratların ofisini dinlettiğinin ortaya çıktığı ve “görevden affını” istediği olay) dizinin fonunda. Ancak bu sefer odak, başkanda veya gazetecilerde değil, Watergate skandalının ortaya çıkmasında büyük payı olan bir bürokrat eşi olan Martha Mitchell’da. Bu kadın, sıradan bir magazin figürü olarak hatırlansa da, dünya tarihini değiştirdi. Abarttığımızı sanmayın, Başkan Nixon’ın 1977’de verdiği bir röportajda “Martha olmasaydı, Watergate olmayacaktı.” tezine katıldığı kayıtlarda mevcut.
Dedikodu değil şekerim, olanı söylüyoruz...
Başsavcı ve Nixon’ın seçim danışmanı olan John Mitchell (Sean Pean’in canlandırdığı gıdılı beyefendi)’ın eşi olan Martha (Julia Roberts), dedikoduculuğu, küfürbazlığı ve dobralığıyla ile ünlüydü. Televizyon şovlarına konuk olan, dergilere röportaj veren, magazin figürü olmaktan keyif alan kadının dedikodu arkadaşları da, ülkenin en ünlü muhabirleriydi… Hatta zaman zaman disleksi olduğu için yanlış telefon numaraları çevirip, olur olmadık insanlara dedikodu anlattığı ve onlarla arkadaş olduğu bile rivayet ediliyor. Dedikodu malzemesi ise kocasının gizli toplantıları, Beyaz Saray entrikaları, Başkan Nixon’ın hataları… Kapı dinlemek ve toplantı röntgenlemek en büyük zaafı olan hanımefendinin hem sosyeteyi hem de siyaseti Firdevs Hanım misali karıştırdığını tahmin edersiniz. İşte dizi de buradan yürüyor.
Martha’nın salak olduğunu düşünmeyin. Aksine, şöhret merakı malum olsa da, dedikodularının asıl nedeninin kocasının kendisine zaman ayıramaması olduğu söyleniyor. Kocasının Başkan’a olan bağımlılığından nefret ettiği için yer yer muhalefet yapmaktan, dedikodu yaymaktan veya basının önünde pot kırmaktan gocunmuyor. Anlayacağınız kadın baya zeki, üstelik tüm yaptıklarına rağmen kocası da hala ona aşık.
Küresel muhafazakar yiyici kombini: Badem bıyık + şuayip saçı + taşlı yüzük
Gaslit’i Neden İzleyelim Derseniz:
- “Bu nasıl gerçek olur?” ünlemlerini söylemeye hazırlanın. Dizi “inanması zor ama gerçek” bir yaşam hikayesini konu alıyor. 30 yıldır yakın arkadaş olan Sean Penn ve Julie Roberts ilk kez beraber bir projede. Söylemeye gerek yok ama oyunculuklar iyi, baya iyi… Üstelik Julia Roberts’ı daha önce hiç görmediğiniz kadar kavga, dövüş, güreş içinde görüyorsunuz.
- Filmlerde çoğu zaman kenarda kalan, ancak dipnotlarda adı geçebilecek insanlar bu dizide başrollerde. Bir kişinin neleri, nasıl değiştirebileceğini, doğru söyleyen tek bir sesin yalanları nasıl bastırabildiğini izlemek umut verici.
- Nixon dizide neredeyse yok. Ancak tablosu her an insanları izlercesine kadrajda yer buluyor. Bu tip detaylar, dizinin zekice tasarlandığını ispat ediyor. İzlemesi ve detayları keşfetmesi gerçekten keyifli.
- Dizi politikanın yanı sıra ikili ilişkiler hakkında da oldukça cömert. Çift olarak izlemek ilginç bir deneyim vadediyor.
- Henüz Gaslit’in açılış sahnesinde gördüğümüz ataerkil tirat sizi yanıltmasın, dizi ilerleyen bölümlerde “kadının gücünü hafife alanlara” güçlü bir tokat atıyor. Aynı Martha’nın John’a attığı gibi. Güçlü ve zeki kadın kahraman izlemek isteyenler buyursun. (Dizinin ilham kaynağı olan podcaste göre, Martha Mitchell’ın en sevdiği karakterin Rüzgar Gibi Geçti’deki Scarlet Ohara’ymış. Sinema tarihinin gelmiş geçmiş en aykırı karakterlerinden birinin ilham verdiği Martha’nın nasıl biri olduğunu tahmin etmelisiniz. İzlemeye değer.)
Kadını ankesörlü telefon ile kombinlemek kimin aklına geldi?
Gaslit Ne Demek ki?
Dizi adını, psikoloji ile ilgilenenlerin bileceği “gaslighting” kavramından alıyor. 1938 yılında bir tiyatro oyunuyla, ardından aynı adlı filmle Hollywood’a adım atan gaslighting, bir tür mobbing. Oyuna ve filme konu olan hikayede erkek, her gün evdeki gaz lambasını biraz daha kısıyor. Kadın ışığın azaldığını söyledikçe inkar ederek kadına deli muamelesi yapmaya başlıyor. (Tam Gerçek Kesit’lik hikayeymiş aslında) Evdeki eşyaların yerini değiştiriyor, türlü entrikayla kadını delirdiğine inandırıyor. Tabii ki kendini gerçekleştiren kehanet misali, kadın da ciddi ciddi aklını kaçırdığına inanıyor.
Papatya saçı Türkiye sınırlarına girmeden 10 sene önce
Bir gaslighting örneği olarak Martha’nın aşırı acıklı hikayesi:
-spoiler-
Gaslit’te de Martha’nın Watergate skandalını öğrenmesi sonrası onu susturmak için FBI benzer yollara başvuruyor. Kadının olayın hemen ertesinde günlerce bir otel odasında kilitli tutulduğu, iğnelerle uyutulduğu, darp edildiği, hırpalandığı delillendirilmiş. Üstelik Martha’nın iddialarının gerçek olmadığına dair manipüle edildiği, aklını kaçırdığına, alkolik olduğuna inandırılmak istendiği de biliniyor. Anlayacağınız, Beyaz Saray tarafından yapılmış kanlı canlı bir gaslighting vakası… Üstelik doktorlar da bu manipülasyona inanıyor, Martha’nın gerçekten hasta olduğu sanılıyor. Martha alkolik olarak öyle bir damga yiyor ki, ailesi dağılıyor, çocuklarını göremiyor, hatta yoksulluk içinde kanserden vefat ediyor. Haklı olduğunu ispat etmesi uzuuunn zaman alsa ve Nixon istifa etse de, kendisi de hayatından oluyor. Onun savaşından geriye, Martha’nın cenazesine gelen, üzerinde “Martha Haklıydı” yazan büyük bir çiçek aranjmanı kalıyor. Gönderen ise meçhul… -spoiler-
Günümüzde sıradan davranışların yanlış yorumlanması nedeniyle hastanın etiketlenmesi hala “Martha Mitchell etkisi” olarak anılıyor. Yani literatüre bile geçmiş kadın! Şimdi sıra Hollywood tarihine geçmekte.
Flash TV'den sonraki en iddialı 'yaşlandırma tekniği'
Gaslit Daha Başlangıç, Netflix de Martha’nın Peşinde
Deep Throat adlı muhbirin Watergate skandalını ortaya çıkardığı daha önce pek çok filmde, kitapta konu edilse de, ilk darbeyi vuranın Martha Mitchell olduğu kısa zaman önceye dek unutulmuştu. Ta ki, 2017 yılında Leon Neyfakh’ın podcastine dek. Slate’in Slow Burn podcastinin bir bölümünü oluşturan Martha Mitchell’ın hikayesi öylesine dramatikti ki, kısa sürede ilgi odağı oldu. 70’lerde çok ünlü olan Martha, 30 yıl sonra bu kez dünyaca ün kazanıyordu. Eski röportajlarından belgeseller yapıldı, kitaplar arşivlerden çıktı, Gaslit çekildi. Üstelik bu daha başlangıç, Netflix de “Martha Mitchell etkisi” adlı bir belgeseli yıl içinde izleyicilerine sunacağını açıkladı.
Gaslit, şeffaflık arzulayan isimlerin de politik mesaj aracı haline geliyor. Dizinin oyuncularından Dan Stevens’ın Boris Johnson yorumu viral oldu bile:
.
Brixton soğuktur şimdi
Dizi bilindik bir mecrada mevcut olmasa da “ortamlarda” yayında. İyi seyirler.
(gizemkaboglu Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et