“Ne yedin?”den “Kiminle konuşuyorsun?”a… İlişki Seviyesini Belirleyen 4 Temel Telefon Konuşması
İlişki, bir kadın ve bir erkeğin orta yol bulup birbirini idare ettiği akıllara zarar münasebetler silsilesidir. Herkes farklı olanı arasa, aradığını iddia etse de (kimse kusura bakmasın, gözlemlerim dahilinde, “ayy o çok farklı biri” denilen tiplerin hemen hemen hepsi hakkında ikinci ayın sonunda “sanırım bipolar” şeklinde atılıp tutuldu), her ilişki aşağı yukarı aynı evrelerden geçer. Bu hafta sizlere, çoğunuzun farkında olmadığı ama ilişki seviye tespitinde önemli rol oynayan daha naif, daha sinsi eşiklerden ve bu eşiklerin tespitinde telefon konuşmalarının öneminden bahsedeceğim. Maksat, körpe zihinler aydınlansın. Hadi bakalım…
1. “Ne yedin?”
Hayır, bunu soran anneniz değil, yaklaşık bir aydır flört ettiğiniz müstakbel sevgiliniz. Bu soru genelde gece, saatler süren manasız telefon konuşmalarında ortaya atılır. Telefonda o gün olan biten anlatılır. “Annem aradı, kız kardeşim çok salak ya hep dövmek istiyorum, bizim iş yerinde çok gıcık bir adam var, acaba kpss’ye mi girsem, eee sen naaptın?” gibi konular dün geceki konuşmada da olduğu gibi tekrar masaya yatırılır. Konuşmada sessizliğin uzaması durumunda çiftimiz panik olur. Sanki sessizlik karşılıklı “ben şu anda senden çok sıkılıyorum” anlamına geliyormuş gibi (ki biraz doğruluk payı var) , o sessizliği bozmak adına akla ilk gelen şey ortaya atılır ve akla ilk gelen şey kuşkusuz midedir.
-Ne yedin? -O anca otopside anlaşılır yenge
-Siz kimsiniz kardeşim?
-Olay yeri inceleme
-Orhan?
-Aaa sizin haberiniz yok di mi?
2. "Ben çok iyi masaj yaparım."
En eğlenceli erkek repliklerinden biridir. Büyük vaad içerir. Dünya üzerinde masaj yapmaya bu kadar hevesli olan diğer bir kitle de Taylandlılardır. Sırf bu masaj yapma iştahından boyun fıtığı olan bir sürü kadın var ortalıkta. Bu kadıncağızlar masajdan yeterli verimi alamadıkları gibi, masajla beraber sunulan bir takım promosyonlardan da memnun kalmadılar, garipler öyle boynunu büktükleriyle kaldı. Yine de telefon konuşmasında lafın bir şekilde masaja gelmesi, önemli bir aşamadır. Büyük kapılar açar. Kapiş ;)
- Telefonda kulağa daha hoş geliyordu...
3. “Garip bir şekilde kendimi senin yanında huzurlu hissediyorum.”
İlişkilerde üçüncü sinsi aşama, yemekten sonraki kısımdır. Yemek üstüne tatlı niyetine birbirini yiyenler arasında komik bir gerginlik oluşur. Çiftimiz bir süre birbirini arayamaz; kadın erkekten telefon bekler, erkek ise kadının yaşadığımız çağa biraz ayak uydurmasını... Ama boşuna beklediğini anlayan er kişi, net 24 saati doldurup mesaj atar. Mesaj atmak burada ciddi bir taktiktir. Zira kritik bir aşamada telefon konuşması sırasında başa gelebilecek bir boş boğazlığı, yanlış anlaşılmayı, düşünmeden ağızdan çıkabilecek yersiz bir espriyi önler. Mesaja kırk kere düşünülerek cevap yazılır. Hatta yemek ardından gerçekleşen ilk mesajlaşmada, mesaj aralıkları 15 dakika olarak belirlenir ki bunun anlamı “ ben şu an seni pek takmıyorumdur.” Yalan! Erkek bunu bilir ve üstüne düşeni yaparak dayanabildiği kadar alttan alır. “Biz o gece ne halt ettik” konusuna gelene kadar o sırada televizyonda seyrettiklerinden bahsedilir. Konu nihayet açıldığında erkek, bugüne kadar hep verim aldığı ezber cümlesini sıralar “Çok güzel bir geceydi. Garip bir şekilde kendimi senin yanında huzurlu hissediyorum.” Çoğu kadın bunun ezberden konuşma olduğunu bilir, yemez, ama işine geleceğinden gargara yapar. Burada altı çizilecek kısım “garip bir şekilde” kısmıdır. Yani şair diyor ki; “Hani anlam veremiyorum..aşık değilim, olabilirim..olabilirim olabilirim, yüzde elli sevebilirim..sevebilirim sevebilirim… İşte o yüzden bana saçma sapan trip atma, bu civardan da ayrılma.”Böylece bir aşama daha atlatılır.
-Garip bi şe... -Şşşşş
4. “Kiminle konuşuyorsun sen?”
Tebrikler. Bu soruya kadar gelebilmişseniz, siz artık resmen bir çift olmuşsunuz. Bu sorunun cinsiyeti yoktur. Kimin sorduğu da çok önemli değildir. İlişkinizin daha başlarında olduğunuz için kuvvetle muhtemel Fatih’le Barcelona-Chelsea maçını konuşuyorsunuz, ya da Müge ile Demet Akalın’ın gelinliğini. Sorunun alt metninde yatan gerçek şudur; siz artık uzun konuşmaları, uzun mesajlara çevirdiğiniz ve telefonda gün içinde yaşadığınız daha ciddi şeyler hakkında nispeten kısa konuşmalar yaptığınız için, başkalarıyla yapılan uzun sohbetler dikkat çeker. Fatih ve Müge’nin birilerinin takma isimleri olduğu düşünülüp, boşu boşuna Fatih ve Müge’nin günahı alınır.
-İyi günler ben Simge, nasıl yardı... -Kiminle konuşuyosun sen? -Sedat, lütfen beni bir daha işten arama...
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et