İçinizi Kemiren Şüphe: Modern Bir Ayıyla Çıkıyor Olabilir miyim?
Son model telefonunuzda sevdiceğiniz ‘değerlim, ömrüm, hücrem, bal peteğim’ gibi isimlerle kayıtlı olmayabilir, aşkitonuz eteğinizin boyuna, rujunuzun tonuna laf söylemiyor olabilir ama tüm bunlar modern görünümlü bir ayıyla birlikte olduğunuz gerçeğini değiştirmez. Tüm şüphelerinizi giderecek ‘bastırılmış öküzlüğü anlama rehberi’miz sizlerle...
1. Aşkım fazla eğlenmedik mi?
Modern aşkınızla birbirinize alan bırakıyor, siz kızlarla, o erkeklerle vur patlasın çal oynasın yapıyorsunuz, hay hay. Hatta birbirinizin kızlı erkekli gruplarla eğlenmesine de ‘müsaade’ var lakin ne zaman dışarı çıkılsa "Biraz fazla mı içtin sen?" sorusu ya da imalar geliyorsa tebrikler! Alacağınız alkol ve keyif miktarından rahatsız olan bir tosuncukla berabersiniz. Kendisi neredeyse ceketi bele bağlayıp Adnan Şenses misali kıvırmaya başlayacaktır ama siz hep fazla kaçırmışsınızdır. Instagram’da "17 tane içtik abi" diye hava atarken iyiydi di mi?
O, akşamdan kalma olmaz... O, içse de duruşunu bozmaz... O, bi duş alsa kendine gelir...
2. Geçmişine saygı duyuyorum ama…
Her iki cinsi de kapsayan muhteşem bir hanzoluk ile karşınızdayız. Rönesansı biz başlatmışız kadar moderniz, manitamızın geçmişine saygı duyuyoruz lakin bununla ilgili tek bir kelime, tek bir anı duymaya tahammülümüz yok. Sen nasıl o yelloz ile izlemiş olursun o filmi? Ama geçmişin çok saygım var. Yeter ki geçmişin yokmuş gibi davranalım. Ben bilahare seninle film izleyen gözlerini yerinden çıkaracağım o şeytanın…
Geçmişe saygı duymaya çalışırken (Temsili)
3. “Bir haftasonu da Gökhan ve sevgilisiyle buluşalım”
İşte modern ayının alamet-i farika cümlesi. İş yerinden, liseden ya da yazlıktan Gökhan’ı bugüne dek hiç mi hiç kıskanmadığını belirten, Facebook’ta birbirinizi like’lamanıza güya ses etmeyen o adam sonunda ağzındaki baklayı çıkarır. Direk “Ya bu Gökhan’ın sevgilisi yok mu mk? G.tünden ayrılmıyor şerefsiz” diyemediği için konunun etrafından döner, “Gökhanları bi çağıralım yemeğe”ler, “Gökhanla sevgilisi de gelsin bi mangal yapalım”lar başlar.
- Bitanem Gökhan gitse mi artık?
4. Çok çalışıyorsun beybi!
Sanki biz bayılıyoruz fazla mesai yapmaya, gecenin bir yarısı gelen mailleri okumaya. Babanızın hayrına ya da patronunuzun paşa zevki için yoğun bir iş temposunda olmanız en başta sevdiceğiniz tarafından eleştirilir. 15 sene sonra birlikte minik bir sahil kasabasına yerleşme planları yaparken iyi ama bu doğrultuda hedefe doğru çalışmak Neiiin Davut! "Çok yoruluyorsun sevgilim"lerin altında “bana yeteri kadar vakit ayırmıyorsun”, “eşşek değilsen daha iyi bir iş bulursun”, “bak bana patronun ağzını açtırmıyorum” tarzı kıyaslar yatıyor. Biz kül yutar mıyız, yutmayız! E-maillerinizi düzenlemeye yardımcı olma bahanesiyle şifrenizi isteyebilir bu tür, aman bu tuzağa düşmeyin!
- Hayır bi de çok neşeli çalışıyosun... Lan?
5. 'Endüstriyel futbol karşıtlığı' tuzağı
İlişkinin başında caz dinlediğini, blues’dan soul’dan vazgeçemediğini ısrarla yineleyip sizi Miles Davis’e boğan adamın bir gün cüzdanının kenarından gördüğünüz eski açık kombine kartında da duruma uyanmadıysanız geçmiş olsun. Yakın zamanda size son derece entelektüel bir ‘endüstriyel futbol karşıtlığı’ güzellemesi yapacak. Barcelona’daki Katalanlar’dan girip Baba Hakkı’dan çıkacak. Yolun sonunda varacağınız noktada sevdiceğiniz “Korkutmaz bizleri musalla taşı, ölümüne seviyoruz biz Beşiktaş’ı” şeklinde höykürürken gırtlağına dikkat edin. Hah, aynı zenci gırtlağı işte, blues falan evet…
Venedik, Paris, olmadı Yunan Adaları bekliyordunuz... Vodafone Arena varmış kısmetinizde...
6. Diyete ne hacet!
Birlikte hamburgerleri, pizzaları gömerken iyi hoş, bir kere salata yemek istediğinizde hemen kinayeli kinayeli gülüşler, "Onunla doyacak mısın aşkım sen?"ler. Doymayacağım ulan. Üzerine seni de yiyeceğim. Spora heveslenmenizi, sağlıklı beslenmek istemenizi, iyi görünme ve hissetme çabanızı kinayeli kinayeli karşılan psikolojik zorbalığa geçit yok!
- Ehehe bitanem bu ne spor aş... Neyse sustum...
7. “Peeh… Bunu izleyeceğime Çocuklar Duymasın izlerim…”
Beğendiğiniz her müziği, her diziyi, her şeyi eleştirme alt yapısına sahip, doğru. İşte bu yüzden bir süre sonra kendini tutamayıp bi kaç tanesine bok attığında derin bir iç çekişle bu ilişkinin ne zaman biteceğini düşünmeye başlayabilirsiniz. Her şeyin en doğrusunu o bilir, en güzel diziyi o izler, en iyi Adana nerede yenir onu da bilir. Buna "mansplaining" diye bir ad bile takmış ecnebiler. "Aaa aynı ben!" demek isteyenler şuradan bakıversin
İçinizi kemiren şüphe: Ya ciddiyse?
(pinkfreud Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et