Brahma'sı, Shiva'sı, Kali'si ve Diğer Gözleri Sürmeli Tipleriyle... Yeni Başlayanlar İçin Hint Mitolojisi
Doyamadık mitolojilere biz. Genelinde en aşina olduğumuz Yunan Mitolojisi iken, biz bir önceki yazıda İskandinav Mitolojisi’ni de iteledik size. O sebeple bu sefer de birazcık Hint Mitolojisini kurcalayalım istedik. Önce azıcık evrenin oluşum sürecini kısaca inceleyelim Hint Mitolojisi dahilinde, ardından da tanrı ve tanrıçalara bir bakalım. Yalnız baya sözlük gibi birkaç terimi açıklayıcı şekilde yazayım ki, evrenin oluşumunu anlatırken parantez içlerinde nefesinizi kesmeyeyim. Zira evet, gene tuğla gibi oldu bu yazı da...
Vedik metinleri: Vedik Çağ (M.Ö. 1500-800) antik Hindu metinleri olarak bilinir. Vedalar’ın oluşturduğu çağdır kısaca. Felsefe ve bilimin birleştiği bu çağda, günümüz koşulları ile ilginç şekilde birleşen tutarlılıklar ortaya çıkmıştır. Bu çağın da başlangıcı Aryan işgalcilerin, Hindistan’a gelmesi ile başlar.
Vedalar: Aryan din edebiyatını kapsayan bir terimdir. Hinduizm’e inananlar için kutsal sayılır.
Hinduizm: Çok tanrılı ve insanların öldükten sonra tekrar hayata geleceğini öne süren, Brahmanizm’den daha sonra ortaya çıkan ama Brahmanizm’den daha katı olan Hindistan’a ait dindir.
Brahmanizm: Kalıtımsal yol ile geçen, kast sistemine dayalı olan Hint dinidir. Aşağıda yazacağım o kastları da.
Rig Veda: Hinduizm’in kutsal metinleri olan Vedalar’ın ilk bölümüdür.
Kozmoloji: Evren bilimi demektir. (Şimdi bunu da yazdım çünkü bu terimi kullanıp, artistlik yapacağım.)
Emmy Rossum: Shameless dizisindeki Fiona karakterini canlandırmaktadır. Konumuzla aslında hiç alakası yok ama örneği böyle vereceğim.
Yazı boyunca göreceğiniz en güzel görsel bu...
Gel gelelim evrenin oluşum şeysine… Hint kozmolojisi (yaptım artistliği burada) çok fazla yaratılış efsanesini içeriyor ama bu oluşum sürecindeki karakterler efsanelere göre değişiyor. Konu aynı lakin dediğimiz gibi katkısı olan şahıslar değişiyor. Shameless’ın Türkiye uyarlamasını baz alırsak, Emmy Rossum’un aniden Hazal Kaya’ya dönüşmesi gibi… Biz en yaygın olup da bilineni yani orjinalini anlatalım dedik; Emmy Rossum versiyonunu, evet.
En eski Vedik metninde Rig Veda, Pruşa adında binlerce kafası, gözü ve ayakları olan bir devden bahsediyor. Pruşa elleri ile dünyayı sarıyor. Tanrılar da bi ‘’noluyoruz kardeşim, hayırdır?’’ diyor ve Pruşa’yı kurban ediyor. Tabi Pruşa dev dedik ya, Pruşa’nın vücudu yağ ile dolu ve bu yağlardan hayvanlar doğuyor. Vücudunun parçaları dünyanın elementlerine ve Agni (ateş tanrısı), Varun (su tanrısı), Vayu (rüzgar tanrısı) İndra’ya (Hava ve savaş tanrısı. Hatta gökkuşağını yay yapıp, Asura’yı vurmaya çalışırmış deli. Asura’yı da anlatcam.) dönüşüyor. Ayrıca İndira Gandhi şakasının bununla alakası yoktur.
Kısa bir süre boş boş bakmanız için örnek Rig Veda metni
Bir de Brahma (yaratan), Vishnu (koruyan) ve Shiva (mahveden) da önemli rollere sahip bu mitte. Evrenin oluşum sürecinde yani.
Brahma, uyuyan Vishnu’nun karnından çıkan nilüferin içinden ortaya çıkıyor ve 4.32 milyar yılda evreni yaratıyor. Shiva evreni yok ediyor ve olay hep bu sirkülasyonda ilerliyor. Lakin şu versiyonu da var; Brahma her gece uyuyor ve evrenler yok oluyor. Her uyandığında evrenler tekrardan var oluyor. Herif milyonlarca yıl uyuyup, milyonlarca yıl uyanık kalıyor tabii. Brahma uyuduğunda yani evren yok olduğunda, geriye sadece sonsuz su ve kaos kalıyor. Bu suyun içinde devcüleyin bir yılan beliriyor ve bu yılanın da içinden Vishnu çıkıyor. Vishnu’nun da dediğimiz gibi çiçek açan yerlerinden Brahma… İğrenç bir kısır döngü anlayacağınız.
Ek olarak (Brahmanizm’i de şuraya ufaktan tepelim), Hindu toplumunun 4 kastı da Pruşa’nın o devasa bedeninden oluşuyor ve bu kastlar birbirlerinin hayatlarına giremiyorlar. Herkes kendi kastında yaşayacak, ilişkiye girecek, muhatap olacak şekilde bir düzen söz konusu… Bu kastlarda da; rahipler, savaşçılar, halk ve hizmetkarlar var. Şöyle toparlarsak eğer;
-
Brahmanlar (Rahip ve alimler)
-
Ksatriya (Prensler ve askerler)
-
Vaikya ( Esnaflar, tüccarlar, çiftçiler)
-
Çudra (İşçiler ve sanatçılar)
Bir de bu dörtlünün dışında, tabakanın en altında kalıp, ilk dörde giremeyen bir kitle de var. ‘’Parya sınıfı’’. Paryalar köylerde yaşayamaz. Eşek ve köpek harici bir hayvana sahip olamaz. Ölülerden kalan kıyafetleri giyebilirler bir tek. Kendi sınıflarından başka kimseyle muhatap olamazlar ve kimseye dokunamazlar bile. İş için geldikleri kasabalarda geceleri dolaşmaları yasaktır. İşin garibi ise, parya sınıfından birine, üst bir sınıfta yaşaması teklif edilse dahi, paryalar bunu kabul etmezler. İnanışlarına göre bir sonraki hayatta zaten o üst sınıfta olacaklarına inandıkları, kademeli boktan bir inançları vardır. İtilip, kakılmaya o yüzden razıdırlar…
Eh gelelim artık kısaca tanrı ve tanrıçalara… Yeter.
1. Brahma
Yukarılarda azıcık bahsettik Brahma’nın durumlarından. Üzerine biraz eklemeler yapacağız şimdi. Çünkü istiyoruz ki kafanız müthiş karışsın. Efendim, gece ve gündüzün değişimi Brahma’nın faaliyeti olarak atfedilir mesela. Dünya’yı yaratmak ve insan ırkını üretmek için ise, Brahma kendi bedeninden bir tanrıça yarattı (Adem'in kaburgasından Havva'nın çıkması gibi hee).
Yarattığı tanrıçanın bir yarısı kadın, diğer yarısı ise erkek oldu (Bu kısmı Havva'dan biraz farklı evet). Brahma, kadını Gayatri olarak isimlendirdi ama Saraswati gibi başka isimlerle de tanındı. Brahma’nın dört kafası vardır, ancak eskiden kafa sayısı beş idi. Vishnu’ya yalan söyledikten sonra, Shiva’nın gazabı sonucunda 5. kelleyi ve simetrisini kaybetmiştir. Yorulanlar "Demek ki Tanrı da olsan kadını kızdırmıycan abi" gibi bir ders alıp çıkabilir yazının bu kısmında.
O değil de kafabindünya çok güzel gruptu be
2. Shiva
Yogilerin, kendini dizginlemenin, iradenin, değişimin tanrısıdır. Aynı zamanda da dünyaların yok edicisidir. Brahma yaratır, Shiva yok eder. Bu döngüden yukarılarda bahsetmiştik zaten. Değişimin tanrısı, yok ederken, kötü huylardan kurtululmayı da sağlıyor yani egodan bu şekilde kurtuluyor. Buradaki ‘’yok etme’’ aslında ‘’bireyselliğin’’ yok oluşunu temsil ediyor.
Egodan kurtulduğunda, evrensel olarak geniş bir perspektife sahip oluyorsun. Sembolik olarak bir çok formu var ama genellikle bağdaş kurmuş meditasyon yaparken tasvir ediliyor. Çünkü meditasyon ile bağdaştırılmış bir tanrı.
Yaaa siz yok edici derken Shiva’yı kötü, kaka sandınız ama aslında derinlerinde ne kadar incelikliymiş…
Shiva dünyayı yok ederken keyfi ve kahyasıyla birlikte...
3. Vishnu
Temel Hindu üçlüsünden (Brahma, Vishnu ve Shiva) biridir. Hindu tanrısı Vishnu yaradışın koruyucusudur. Vishnu, merhameti ve iyiliği ile evreni koruyan ve kozmik düzen olan Dharma’yı sürdüren, kendiliğinden var olan, tümüyle nüfuz eden bir tecessümdür. Tebessüm değil. Tecessüm; boyut kazanma, cisimlenme demektir.
Vishnu genellikle eşi Lakshmi’nin ayaklarına masaj yaptırdığı, Shesha isimli bir yılan üzerinde dinlenir vaziyette temsil edilir. Vishnu asla uyumaz ve huzur dolu bir ruh halinde olan Shanti (huzur dolu olmak demek) tanrısıdır.
Çoğu zaman, iyi ve kötü güçler dünyada denge halinde bulunur. Ancak bazen denge bozulur ve şeytanlar üstünlük elde eder ki biliriz bu duyguyu sanırım. Bu durumda genellikle diğer tanrıların isteği üzerine Vishnu, daha sonra dengeyi doğru bir şekilde yeniden ayarlamak için insan şeklinde enkarne olur. Şimdiye kadar 9 kere enkarne olmuştur. 10. Enkarnesi hala daha beklenmektedir. 9. Enkarnesi de bu arada BUDDHA’dır. (Böyle laf koymuş gibi havalı oldu böyle yazınca.)
Üzerine oturduğu o şey çıkma lastik değil, yılan...
4. Ganesha
Hindu geleneğindeki tüm Tantrik ve manevi ibadet, fil başlı tanrı Lord Ganesha’e yakarma ile başlar. Ganesha, kardeşi Kartikay ile yaptığı müsabakayı kazanarak Lord olmaya hak kazanmış. Müsabakanın kuralı, evrenin tamamını kapsayan bir yarışken, Ganesha sadece babası Shiva ve anası Parvati’nin etrafında dönerek yarışı kazanmış sayılmış. Sebebi de yaradılışın unsurları oldukları için. Anan baban ne iş yapıyor diye sorulduğunda en cool cevaplardan biri herhalde ‘’yaradılış unsuru onlar yia’’ demek. Ganesha sembolik olarak fil kafası ile tasvir ediliyor… Neden fil kafası derseniz 40-50 milyon euro kadar hikaye var… Açıp okursunuz…
Hiç öpmiym çok fena üşütmüşüm...
Ps. Tantrik genelde ‘’tantrik seks’’ olarak geçer. Klasik sekste, çiftler birbirlerinin vücutlarına odaklıdırlar ama tantrik seks bundan daha farklıdır. Teknikten ziyade zihinsel yaklaşımdır diyebiliriz.
Klasik seks (temsili)
5. Durga
Hindu tanrıça Durga, kötü güçlerin gelip de tanrıların varlığını tehdit ettiği zaman ortaya çıktı. Bu şeytanları yok etmek amacıyla, tüm tanrılar güçlerini Durga’yı oluşturmak için birleştirdi ve her biri Durga’nın bir uzvunu oluşturdu (Aynen Voltran aynen). Durga kelime anlamı olarak ‘’yok edilemez’’ demektir. Ne zamanki şeytanlar tüm yaradılışı tehdit edecek hale gelirse, o zaman tanrılar Durga’yı oluşturuyor.
Durga burada Asura’nın götünü tekmeliyor
6. Lakshmi
Bu da ışık, güzellik, zenginlik, iyi şans tanrıçası. Aşk ve zerafeti temsil ediyor. Aynı zamanda kendisi Vishnu’nun karısı. İlk yaradılışa geldiğinde, güzelliği ile herkesi büyülemiştir. Shiva kendisine istemiş ama zaten karısı olduğundan (yok orda öyle kuma olayı), Vishnu’ya paslamak zorunda kalmış. Vishnu’ya aşkını göstermek için genellikle ayaklarına masaj yaparken tasvir edilir. Bkz. Eve yorgun gelen tanrının ayağını leğende yıkamak…
Size de bunların hepsinin yüzü aynı gibi geliyor mu?
7. Kali
Kali, baya böyle vahşi, gözleri dönmüş, kana susamış bir tanrıçadır (ve evet o linux sürümünün adı da kendisinden gelmektedir). Hint Mitolojisi’nde dişil gücün, eril güce karşı kazandığı bir zafer olarak bahsedilir. Kali’nin asıl çağrılış amacı (nerden çağırdılarsa…), huzuru ve düzeni sağlamaktı. Tanrılar, dünyada süregelen felaketler ve vahşetlerle baş edemiyorlardı. ‘’ASURA’’ (yukarda bahsettik), adındaki şeytani varlıklar her yerde dehşet saçıyorlardı. Tanrılar bunlara çözüm bulamadıkları için, en az onlar kadar zalim bir gücün onları yok edebileceğine inandılar. O da Kali oldu. Düşmanımın düşmanı dostumdur atasözü buradan gelmiştir. Hindistan’da hala daha Kali’ye tapılır. Özellikle de kadınlar.
Hindistan'da Banu Alkan'a neden dokunmadıklarını az çok anlıyor insan
Daha elbette bitmedi. Bir çok hikayesi daha var ama dozunda verelim dedik. Çünkü ben de overdose’dan beynimi kaybettim. O yüzden sizleri yüce Buddha’nın sözleri ile uğurluyoruz.
‘’Nerde okumuş olursanız olun, kim söylemiş olursa olsun, ben söylemiş olsam dahi, mantığınıza uymuyorsa, hiçbir şeye inanmayın.’’
Yani fil burunlu tanrıyı size burada yazdım ama mantığınıza uymuyorsa siz bilirsiniz…
(Mervously Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et